Bir keresinde beni ilk oturduğumuz apartmanın hemen altındaki bakkaldan şeker almaya gönderdi. Gittim ama şeker bulamadan döndüm. Annem beni yeniden bakkala gönderdi. Hatta kapıyı arkamdan kilitledi: 'Şekersiz döneyim deme!' Sağır ve dilsiz olduğumu unutmuştu.
Dükkan kapanana, bakkal elimden tutup beni şeker kutusuna götürene dek merdivende oturup bekledim. Şeker kelimesi bana acı gelse de adam derdimi anlamıştı.
Uzunca bir süre annemin beni mütemadiyen uçurumun kenarına itmekten delicesine zevk aldığına inandım. Kendi çocuklarım olduğundaysa sonunda kilitli bir kapının ardını, kapı deliğine yapışmış gözleri görmem gerektiğini anladım. Ben merdivene oturmuş ağlarken annemin bakkalla telefonda konuştuğunu duymam gerektiğini ... Daha sonrasında ise annemin kesinlikle benim için hayalleri olduğunu ama en önemlisi bana
kök salmamı ve hayal kurmaya yeniden
başlayabilmemi sağlayacak araç gereci verdiğini anladım.