Gönderi

Bir gün işten geldiğimde Theresa'yı mutfak masasında öfkeden terlemiş halde buldum. Yeni oluşturulan bir gruptan bazı lezbiyenler onunla femme olduğu için dalga geçmişlerdi. Ona beyninin yıkanmış olduğunu söylemişlerdi. Theresa masaya vurdu. "Bana butchların erkek şovenisti domuzlar olduklarını söylediler!" Erkek şovenizminin ne demek olduğunu biliyordum ama bunun bizimle ne ilgisi olduğunu kavrayamadım. "Onlar bizim bu boklarla ilgilenmediğimizi bilmiyorlar mı?" "Umurlarında değil, tatlım. Bizi dışlayacaklar." "Jan, Grant, Edwin ve ben onların toplantılarından birine gidip kendimizi anlatmayı denesek mi?" Theresa elini kolumun üzerine koydu. "Bu işe yaramayacak, tatlım. Onlar butchlara çok kızgın." "Neden?" Soruyu düşündü. "Zannedersem onlar bir hat çiziyorlar –bütün kadınlar bir tarafta, erkekler öbür tarafta. Kendisini erkek olarak gören kadınlar ise düşman. Ve bana benzeyen kadınlar ise düşmanla yatanlar. Onların ağız tatlarına göre biz fazla kadınsıyız." "Dur bir dakika," Onu susturdum. "Biz çok fazla erkeksiyiz, siz ise çok fazla kadınsı. Ne yapmalıyız? İşaret parmağını metrenin üzerine koyup ortayı denemek mi?"
Sayfa 172Kitabı okudu
·
33 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.