Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Fehmi Koru -8 Ocak 2004- Yeni Şafak Türkiye'nin en tepe noktalarında ülkenin rejimini eğip bükmeyi teklif edebilen, hatta 'Hilafet' kurumunun geri getirilmesini savunan kişiler var... Bir belge sunuyorum; daha yakın tarihli ve gündeme getirdiği konunun uluslararası boyutları bakımından olağanüstü vahim bir belge bu. Üstelik, yazının müellifi yine Başbakanlık ile irtibatlı. Elimdeki belgede "Türkiye'ye yeni rol" başlığı altında ülkemize biçilen üç farklı görevden biri, açıkça "İslâmcı" olarak belirtiliyor. Devlet mekanizması ile akademik çevrelere ve toplumun her kademesine sorumluluk olarak yüklenen 'yol haritası' ile, ülke sınırları dışında da görevler öngörüyor yazar. Bunlardan biri aynen şu: "Global İslâm'ın yönlendirilmesinde bir üst müessese kurulması." Analizi yayımlayan dergi, kurulması öngörülen bu üst kurum'un "Halifelik gibi" olduğunu özellikle kayda geçiriyor... Başbakanlıkta görevli kişinin Türkiye'ye biçtiği global rolün ilk basamağı 'İslâm diplomasisi' olarak belirlenmiş. Şöyle deniliyor: "(Türkiye'nin) uygulayacağı model İslâm diplomasisi olarak tanımlanabilir. İslâm diplomasisi, bir yandan İslâm dininin birinci kaynaktan ve aracısız algılanmasını, yani Kur'andan doğrudan birey ilişkisinin yaratılmasını ve aracı kurumların negatif yönlendiriciliğinin azaltılmasını, dinin sosyal emirleri kapsamında siyasi konumlanmanın açık ve anlaşılır olmasını, dinî ihtiyaçların karşılanmasında ve global İslâm'ın yönlendirilmesinde bir üst müessesenin kurulmasını hedefleyen geniş ve katılımcı bir stratejik adımdır."Bir yerinde, "Türkiye için gelecek, sınırlarının ötesindedir" de diyen yazar, bu geleceği yakalamak için Türkiye'ye "İslâmcı bir rol biçiyor: "Global istikrarın sağlanmasında İslam temel anahtar olarak görülmektedir. Bilindiği üzere, global enerjinin ve stratejik hammadde kaynaklarının temin ve transfe rinde tanımlanan coğrafyanın üzerindeki en büyük inanç sistemi İslâm'dır. İslâm'm kendisine ait bir jeopolitiği bulunmaktadır." Analizin bir başka yerinde de, neden 'global bir rol' düşünüldüğünün ipucu var: "Ülkemizin paylaştırılabilir devlet kaynaklarının minimum seviyeye ulaşması nedeni ile gerçek kaynaklar olan dış olanakların artırılması hedefi..." Bu analizi sayfalarına taşıyan dergi yazıyı okurlarına şu satırlarla sunuyor: "Özellikle İslâm boyutunda, İslâm'ın yönlendirilmesi için 'Halifelik' gibi bir üst kurum kavramına da gönderme yapan analizi okurlarımıza sunuyoruz." Resmen ve alenen Türkiye'ye 'İslâmcı' bir rol öneren, bu amaçla 'Halifelik' kurumunun yeniden düşünülmesini gündeme getiren bu yazı, sadece bir yıl önce (Şubat 2003), haftalık Tempo dergisinde çıktı. Analizi kaleme alan kişi dergi tarafından şöyle takdim ediliyor: "Uzun yıllar kamu kurum ve kuruluşlarında taktik, güvenlik, stratejik güvenlik konularında çalışmalar yapmıştır. Siyasal İslâm, politik psikoloji, jeopolitik ve uluslararası güvenlik konularında yayımlanmış makale, kitap ve raporları bulunmaktadır. Başbakanlık'ta MGK Kararları Kıymetlendirme Müşaviri olarak hizmet vermiş olup halen Yüksek Strateji Merkezi'nde yönetici olarak ve milli güvenlik analisti olarak çalışmaktadır. Birçok kamu ve özel kuruluşa da gelecek dönem danışmanlığı yapmaktadır." İşareti bu tanıtım cümlelerinde de var, ama analiz yazarı Dr. M. Faruk Demir'in görevi Başbakanlık'ta olsa bile raporlarını ya da yazdıklarını MGKGS'ya sunduğu da biliniyor. Yani, bu 'tehlikeli' görüşler çok daha önemli bir merkezle ilişkili. Başbakanlık'ta MGK Kararları Kıymetlendirme Müşaviri olarak çalışan Dr. Demir çok daha öteye geçip Türkiye'ye alenen 'İslâmcı' bir görev biçiyor ve yazısını yayımlayan derginin 'Halifelik gibi' diye açtığı 'global bir üst kurum' oluşturulmasını öneriyor.
Sayfa 119Kitabı okudu
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.