Okurken, Sabahattin Ali’nin kahramanlarıyla karşılaşmak sanki yıllar önce komşuluk ettiğin biriyle karşılaşmak gibi geldi. Raif beyin kızını teselli etmek, Macide’ye aferin kız demek istiyor insan. Yazarın, kendi kardeşinin ve Sabahattin Ali cinayetinin izlerini sürerken bir yandan da kendini iyileştirme çabasını ve hiç de kolay olmayan yolculuğuna şahitlik ediyorsunuz. Çoğu yerde gözlerin dolması ve boğazında bir yumru hissetmen kaçınılmaz. “İnsanlar öldüğünde izlediği filmler, dinledikleri şarkılar, okuduğu kitaplar boşa mı gider?” Ben öyle olduğunu sanmıyorum zira boğazımda bir yumru bıraktı bu kitap.