Gönderi

...babam hayatını nasıl düzene soktuysa, benim arzum da o yöndeydi. Tamı tamına böyle. Ama iş adım atmaya gelince, bir tek adım bile atamıyordum. Neye niyetlensem uzun uzun düşünüyor, çok uzakları gözüme kestiriyor ama daha ilk adımda ayağıma takılan bir çakıl taşının etrafında dolanıp duruyor, başkaları, beni alıkoyan çakıl taşını, ellerini kollarını sallayarak geçip giderken ben, bana aşılmaz bir dağ gibi görünen çakıl taşıyla baş başa kalıyordum. Sanki bütün ömrüm orada geçecekmiş gibi. Daha ilk adımda öylece, ruhum ağırlaşmış halde, çakıl taşlarıyla doldurulmuşum gibi ki ikisi de aynı kapıya çıkar, kalakalıyordum. Ama izleyecekleri yolu bilip, beni geride bırakıp geçip gidenlerin de özetle benden fazlasına eriştiklerini sanmıyorum. Şüphe yok ki güçlü gösterişli atlar gibi, benden çok öteye gidiyorlardı ve sağlam bir tebriki hak ediyorlardı ama sonunda, arkalarından baktığımda, peşlerine yük arabaları iliştirilmiş olduğunu görüyordum. Kendi yarattıkları yük arabaları. Ve bana bağlanmış bir yük arabası yok ve yine bu nedenle ne dizginlerim ne de at gözlüklerim var. Bu halde onların gördüğünden daha fazlasını rahatlıkla görebiliyorum. Ama işte söz konusu kendi gidişim olduğunda, nereye gideceğimi, ne tarafa adım atacağımı bilemiyordum.
Sayfa 7 - Aylak Adam Yayınları, 1. BasımKitabı okudu
·
30 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.