Körlük, okumaktan, arkadaşlarımla konuşmaktan çok keyif aldığım bir kitap oldu. muhteşem bir distopya ve mutlaka okunmalı diye düşünüyorum.
Bir gün adamın biri trafikte seyir halindeyken aniden kör oluyor. Bu körlük, bildiğimiz manada her yerin simsiyah olduğu bir körlük değil aksine her yerin bembeyaz olduğu bir körlük... Körlük bir salgın halini alıp, "beyaz felaket" ismini de alınca devlet görevlileri körleri bir akıl hastanesinde toplayarak salgına çözüm bulmaya çalışıyor. İşte o akıl hastanesinde yaşananlar, bu kitap vesilesiyle tanıştığım yazarın kelimeleri alegorinin nimetleriyle nasıl ustaca kullandığını ortaya koyuyor.
Kitapta hiçbir karakterin ismi yok. "birinci kör", " körün karısı" vb şekilde isimlendirilmiş karakterler.
Kitabın birçok yerinin altını çizerek okumuştum. En sevdiğim alıntısı "Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gören körler mi? Gördüğü halde görmeyen körler."