Zaman durmuştu. Akrep ve yelkovan birbirini kovalamayı bırakmış; saatler, dakikalar, saniyeler... Hiçbiri ilerlemek istemiyorum gibiydi. Hayallerimin enkazında can çekişirken gün zifiri karanlığa bürünmüştü. Tüm duygular, bedenler, yalanlar, gerçekler... Günahkarlar ve masumlar... Hepsi karanlığın gölgesine sığınabilsin diye gece; güneşin doğmasına izin vermiyordu sanki.
Gece artık güneşin battıktan sonraki zaman dilimi değil; ihtiyacı olanların sığınağıydı. Suçluların sığınağı... Günahkarların sığınağı... Peki geriye kalanlar?
Onlar işlenen günahların kazazedeleriydi ve başlarına yıkılan dünyalarının enkazında ölüme mahkum edilmiş kimsesizlerdi.