Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

50 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Stefan Zweig - Lyon'da Düğün
Uzunca bir süredir Stefan Zweig'ın kaleminden mahrum bırakmıştım kendimi ve bu mahrumiyete bir son vermek için İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan "Lyon'da Düğün" adlı eseri tercih ettim. İş Bankası Kültür Yayınları tarafından "Modern Klasikler" adlı dizisinde yayımlanan bu kitapta; esere ismini veren "Lyon'da Düğün" adlı öykünün yanı sıra, "İki Yalnız İnsan" ve "Wondrak" adlı iki öykü daha yer almaktadır. "Lyon'da Düğün" Hikâyemiz, 1927 yılında yazılmış olup, Fransız Devrimi sırasında Lyon'da yaşanan umutsuz bir aşkı konu edinmektedir. Devrim sırasında Lyon kenti, devrime karşı gelişi sebebiyle Fransız Ulusal Meclisi tarafından yok edilmeye mahkûm edilmiştir. Bu kararın aşırı olduğunu düşünen, dönemin meclis üyelerinden Couthan, sembolik bir çekiçle kentteki evlerin duvarlarına vurarak görevi yerine getiriyormuş gibi yapmaktadır. Bu tavrı sonrasında görevden alınır ve yerine Collot d’Herbois ile Fouch adlı iki kişi getirilir. Bunlar tam da meclisin istediği türden adamlardır. Onların göreve gelmesiyle birlikte korkunç infazlar başlamıştır. Bu infazlar esnasında, infaz sırasını bekleyen gruplar mahzenlere tıkılırlar. Aynı mahzene tıkılan iki ayrı gruptaki iki kişi, birbirini zaten tanımaktadırlar ve birbirlerinin öldüğünü düşünmektedirler. Taa ki o ana kadar... Bu iki genç, henüz evlenme arifesinde olan ve kentin durumundan dolayı kaderin birbirinden ayırdığı insanlardır. Koşarak birbirlerine sarılırlar. Bir zamanlar dünya evine girme arifesinde olan gençler şimdi kaderin cilvesiyle ölüm arifesinde tekrar kavuşmuşlardır. Ve ölümü dahi unuturlar neredeyse. Peki sonra ne olur? Kavuştuklarına değer mi yoksa geç mi kalınmıştır? Ya "ölüm" dediğimiz son; sevdiğimiz insanla el ele iken "son" olmaktan çıkar mı? Okuyunuz ve cevaplayınız efendim... "İki Yalnız İnsan" Öykü, ilk olarak 1901 senesinde "Günümüzün Sesleri" adlı bir dergide yayımlanmıştır. Aynı fabrikada çalışan, birbirlerini yakînen tanımasalar da bilen bir kadın ve bir adam vardır. Her ikisi de ne topluma ne de çalıştıkları fabrikaya kendilerini ait hissederler ve her ikisinin de bir kusuru vardır. Bir gün iş çıkışında yine grubun en arkasından yürüyen adam bir ağlama sesine kulak verir ve o yöne gider. Kaldırımda oturup ağlayan kadını görür. Gidip, neden ağladığını sorar fakat kız anlatmak istemez çünkü hem karşısındakini tam olarak tanımamakta hem de kusurundan dolayı utanmaktadır. Sonrasında yavaş yavaş dilinin bağı çözülür ve anlatır. Adam dinledikçe daha çok anlatır. Tabii aynı zamanda adam da kadına teselli vermektedir. Öte yandan o da, teselli vermenin yanı sıra kendi içini dökmektedir. Neticede birbirini tanımasalar da anlayan iki yalnız insan karşılaşmıştır, değil mi? Acaba nedir onları yalnızlaştıran ve sonrasında bir kaldırım köşesinde birleştiren kusurları ve acaba bunlar gerçekten kusur mudur? Tolstoy'un da dediği gibi; "Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın." "Wondrak" Hikâye, 1914 ile 1916 yılları arasında oluşturulmuş olup yalnızlık temasını ele almaktadır. Zamanın birinde; doğuştan gelen durum olarak, burnu yerine 2 adet delikle yaşayan ve çirkin bir görünüme sahip olan Ruzena Sedlak adında bir kadın vardır. Çirkin olduğu için toplumdan dışlanmış ve yalnızlaşmış bir kadın olan Sedlak, bir gün maruz kaldığı bir tecavüz neticesinde hamile kalır ve bir oğlu olur. Zaten toplumdan soyutlanmış olan kadın, tamamen soyutlanmak için çocuğunu da alıp ormana gider ve orada yaşamaya başlar. Belki de ömründe ilk defa bir bağ kurabildiği, bir canlı ile bütünleşebildiği için onu kimsenin görmesini istemez, O kadar istemez ki vaftiz dahi ettirmez. Çünkü o dönemde erkek çocukları belli bir yaşa geldiğinde askerî birliklere katılmak zorundadır. Doğar doğmaz devlet tarafından bilgileri kayıt altına alınmaktadır. Sedlak ise bunları istememektedir. Çünkü ilk kez yalnız değildir, birinin gözünde kusurlu değildir. Onu olduğu gibi benimseyen biri vardır ve onu ne pahasına olursa olsun kaybetmemekte kararlıdır. Peki başarabilecek midir? Her üç öyküde de toplum baskısına dair eleştirisini, yalnızlık psikolojini gözler önüne sermektedir Zweig. Bunu yine kendine has betimlemeleri ve tasvirleriyle yapmaktadır. Sizi de olaylara dahil ederek ve empati kurdurarak.
Lyon'da Düğün
Lyon'da DüğünStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202130,7bin okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.