Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Harp, diğerlerine benzemeyen bir felakettir. Müsbet ve menfi elektriklerin karşılaşmasından infilak eden bir şimşek gibi harp de, dimağı beşerin ihtiraslarının feveranından doğan bir musibettir. Fakat tabii afet gibi hızla sirayeti sınırlı değil, yayılan saldırganlıktır. Harp afeti, insanlık dimağından meydana gelir. Destgahı marifet ve medeniyette sarhoşluk bulur, kemale erer. Demek harp tehlikesini yaratan insanlardır. İnsanların arzu ve isteğidir. Harp, bir yağmur bulutu gibi, onu doğuran fikir icra ederken adeta ortaya çıkan, dayanıklı bünyesini muhafaza edebilen ortamdır. Rüzgarı şöyle bir tarafa bırakalım. Harp sırasında insan tıpkı top ve tüfeğe benzer. Bir savaş aleti gibi akıl ve şuurdan uzaklaşır. Akıl ve mantığın, fikir ve mülahazanın o sahnede ekseriya yeri kalmaz. Gözler görmez, dumanlanır. Kulaklar işitmez, uğuldar. Gürleyen toplar, vızıldayan kurşunlar, kan ve ölüm saçar, fakat sanki korkutmaz. O acı dolu sahnede harp nedeni olan fikir, harp vasıtası olan dimağa nüfuz edemez. Hissiyata tevdii faaliyet eder. Onu tahrik eden kan temiz, saf ve sınırsız vatan sevgisi ise, her hiddetli darbeden bir iki fazilet, bir necib his ortaya çıkar! Mürved, yiğitlik, cesaret, nihayet ölümü hiçe saymak gibi görünüşten kuvvet alan his için o hengamede ölüm acı değil, adeta hasmı öldürmek kadar tatlıdır. Bu sebepledir ki savaş sırasında ve çatışmada bir üst'ün çarpışan mücahitler arasında şehadeti, hatta sade bir görünüşü, onun uzaktan işitilen bir tatlı sözünden bin kat daha etkili, teşvik edicidir. Ast'ı vecde getirir, saldırmak hırsını arttırır. Üst'ten beliren yiğitlik ve akıllılık, o yüce şehadete ulaşmasına can attırır.
Sayfa 77 - Arba YayınlarıKitabı okudu
·
242 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.