Kolayca görülebileceği üzere insanın algı alanı oldukça kısıtlıdır. Göremediği nesneler, duyamadığı sesler, alamadığı kokular ve tatlar, hissedemediği duygular vardır.
İnsanın fiziksel bedeninin bu kadar açık bir şekilde kısıtlı olan duyularıyla, kendi ölümünü hatırlamadığı için reenkarnasyon olasılığından şüphe etmesi ve böylece daha önce varolmadığı sonucuna varması gerçekten şaşırtıcıdır. Öyle ki, insanlar kendi doğumlarını da hatırlamazlar ama hiç kimse doğduğundan şüphe etmez. (s.10)
Her ikisi birbiriyle uyuşur ve bağıntılıdır. Bedenden sonra bir başka beden ya da tam anlamıyla ifade etmek gerekirse yaşam deneyiminden sonra bir başka yaşam deneyimi ruhun büyümesi için gereklidir. (devamı)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.