Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bugün de olduğu gibi kapitalist toplumdaki ekonomik anarşi, bence, şeytani kötülüklerin gerçek kaynağıdır. Önümüzde, kolektif emeğin ürünlerinden –zorla değil, hukuken belirlenmiş kuralara göre yapılan– birbirlerini mahrum bırakma uğraşı verenlerin üyesi olduğu büyük bir üreticiler topluluğu görmekteyiz. Bu bağlamda, üretim araçlarının –bu, sermaye ve tüketim malları üretimi için gerekli bütün üretim kapasitesi demektir– hukuksal olarak ve büyük oranda bireylerin özel mülkiyetinde olduğunun farkında olmak önemlidir. Basit biçimde, terimin alışılmış kullanımına tam uygun olmasa da, üretim araçları mülkiyetinde payları olmayanları ‘işçiler’ olarak adlandıracağım. Üretim araçlarına sahip olanlar, işçilerin emek gücünü satın alacak bir konumdadırlar. Đşçiler, üretim araçlarını kullanarak, kapitalistlerin mülkü (olacak) olan yeni mallar üretmektedirler. Bu sürecin temel noktası, her ikisi de gerçek değer olarak (hesaplandığı kabul edilen), işçilerin ürettikleri ile onlara ödenenler arasındaki ilişkidir. Đş anlaşması ‘serbest’ olduğu sürece, işçinin aldığı (ücret) ürettiği malların gerçek değeri ile değil, fakat asgari ihtiyaçları ve iş için birbirleriyle rekabet eden emekçilerin sayısıyla bağlantılı olarak, kapitalistlerin işgücüne olan gereksinimleri tarafından belirlenir. Đşçi ücretlerinin, ürettiklerinin değerine göre belirlenmediğinin teorik olarak da anlaşılması önemlidir. -Einstein, A., 2008, “Niçin Sosyalizm?” , çev. Kamalak, İ. & Dura, N
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.