Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ivan Fyodorovic birdenbire güldü, ayağa kalktı. Şapkası elindeydi. -Yanılıyorsun, Alyoşa'cığım, dedi. Yüzünde Alyoşa'nın o zamana kadar hiç görmediği bir ifade vardı. Bu, gençliğe özgü bir içtenlik, içten kopan bir açıklıktı. -Katerina Ivanovna beni hiçbir zaman sevmedi. Aşkımdan hiç söz açmadığım halde, onu sevdiğimi her zaman biliyor, ama sevmiyordu. Hiçbir zaman, bir gün bile dost bilmedi beni; bu gururlu kadının arkadaşlığıma ihti-yacı yoktu. Beni dinmek bilmeyen bir öç isteğiyle yanında tuttu. İlk karşılaşmalarından şimdiye kadar Dmitri'den görduğü hakaretlerin acısını benden çıkarıyordu, ilk karşılaşmayı hakaret olarak içinde saklamıştı. Kalbi böyle onun! Bu arada bana düşen, sadece, Dmitri'ye olan aşkıyla ilgili sözlerini dinlemek oldu. Artık gidiyorum, ama şunu bilin ki, Katerina İvanovna, gerçekten sevdiğiniz tek insan odur. Size hakareti artırdıkça daha çok seviyorsunuz onu. Acılarınız bundan ibaret. Onu olduğu gibi, bütün hakaretleriyle seviyorsunuz. Düzelse, o saat soğur, bırakırdınız. Ama ona ihtiyacınız var: Sadakatinize, kahramanlığınıza fırsat vermesi, ihanetini başına kakmanız için gerekli... Hep gururunuzdan geliyor bunlar. Evet, pek çok küçülme, hakaret de var, ama hepsinin altından gurur çıkıyor. Henüz çok gencim, sizi de pek fazla sevdim. Size bunu söylememeliydim, biliyorum, sadece gitmem daha yakışıklı bir hareket olurdu; sizi de bu kadar küçültmezdi. Ama nasıl olsa uzağa gidiyorum, bir daha buralara gelecek değilim. Temelli gidiyorum artık... Boyuna acı çekmek istemiyorum. Konuşmayı pek beceremem, zaten söyleyeceğimi söyledim. Hoşça kalın. Elinizi sıkmak istemiyorum. Bana o kadar bilinçle acı çektirdiniz ki, şu anda sizi bağışlamak elimden gelmiyor. Sonradan bağışlarım, ama şimdi elinizi sıkamam.
Sayfa 253Kitabı okudu
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.