Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kuran, Bedelsiz Cennet Anlayışına NE Dıyor? Kur'an, cennetin bedelinden söz eder. Yüce Allah'ın müminlerden canlarını ve mallarını cennet kendilerinin olmak üzere satın aldığını bildirir. Ebedi Kurtuluş için mallar ve canlar karşılığı yapılması gereken bir ticaretten söz eder. Allah, inanıp güvenenlerin kendilerini ve mallarını Cennete karşılık satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar; öldürürler ve ölürler. Bu Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da verdiği gerçek sözdür. Sözünü Allah’tan daha iyi tutan kimdir? Öyleyse yaptığınız bu satıştan dolayı sevinin. Bu, büyük bir kurtuluştur.( TEVBE - 9/ 111) Ey inanıp güvenenler! Acıklı azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? "O ticaret, Allah’a ve elçisine tam güvenmeniz Allah yolunda mallarınızı ve canlarınızı ortaya koyarak mücadele (cihad) etmenizdir. Bilseniz sizin için hayırlı olan budur. Bunlara karşılık Allah, günahlarınızı bağışlayacak ve sizi içinden ırmaklar akan bahçelere(cennetlere), güzel konaklara yerleştirecektir. Büyük başarı işte budur." (Saf 61/ 10 - 12) 'Iman ettim' demekle bırakılıvermenin ve kurtuluşa ermenin söz konusu olmayacağını beyan edilir. (BKN: Ankebut 29 - 2 / 3) 'Yoksa siz sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler sizin başınıza da gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız yoksulluk ve sıkıntı Onlara öylesine dokunmuş öyle sarsılmışlardı ki Nihayet elçi ve beraberindeki müminler 'Allah'ın yardımı ne zaman diyordu' bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır' ( Bakara 2 / 214) Kurtuluş'un yolu insanların ürettiği kuruntular ve İltimas gibi beklentiler değil iman etmek ve iman akdinin gereklerini yerine getirmeye gayret etmektir. Iman akdi pratik sorumluluklar doğuran ve insan için asla çiğnenmesi gereken kırmızı çizgiler vaz eden bağlayıcı bir sözleşmedir. Iman ciddi bir iddiadır ve insandan ciddiyet ister. 'Iman ettim' demek her şeyin sonu değil, her şeyin başlangıcıdır. 'Önemli olan bu sözü söz olmanın ötesine taşımak, onu hayatımızda görünür kılmaktır'. Tarihsel süreçte üretilmiş olan 'iman Kalp ile tasdik dil ile ikrardır' anlayışı Kur'an'ın iman öğretisi ile hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Aslında bu anlayış Müslümanların genel kabulüne aykırı şaz bir görüş olarak ortaya çıkmış fakat ilerleyen dönemde yaygınlık kazanarak bugüne kadar taşınmıştır. Iman mefhumuna dair ilk dönemde yapılan tanımlara baktığımızda" Kalp ile tasdik dil ile ikrar vücudun azaları ile amel" tarihfinin öne çıktığını görmekteyiz. Kur'an'ın iman amel bütünlüğü dair güçlü vurgusu, Amelsiz bir iman tanım ve tarifini zaten boşa çıkarmaktadır. Kur'an'ın öğretisinde insanın Haktan mı batıldan mı yana oldugu yüce Allah'a kul olmayı mi tercih ettiği yoksa hevasına veya tağutlara kulluğumu dünya ekinini mi ahiret ekinini mi önceledigi ' Sarp Yokuşu aşıp aşamadıgi sorularının cevab alani amellerıdir. Tipki ayeti kerimede beyan edildiği gibi: "Sarp geçit nedir, nereden bileceksin? (Öyleyse dinle!) O, boynu bükük olanı kurtarmaktır. Veya kıtlık gününde yemek yedirmektir .Yakınlığı olan bir öksüzü, Ya da sürünen bir çaresizi doyurmaktır. Bir de inanıp güvenen(mümin olan), biri birine sabrı tavsiye eden ve merhameti tavsiye eden kimselerden olmaktır." (Beled 90 -12 \17) "İyilik, yüzünüzü doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. İyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve nebîlere inanıp güvenen kişinin yaptığıdır. Böyle bir kişi, sevmesine rağmen malını, kendine yakınlığı olanlara, yetimlere, çaresizlere, yolda kalanlara, isteyenlere ve boyunduruk altındakilere verir. Namazı tam kılar ve zekâtı verir. Bunlar anlaşma yaptıkları zaman da yükümlülüklerini yerine getirirler. Baskılara, zorluklara, bir de baskın anında olacaklara karşı dirençli olurlar. Özü sözü doğru olanlar bunlardır. Allah’tan çekinerek korunanlar da bunlardır." (Bakara 2 / 177) Kur'an'ın bize öğrettiği din, alemlerin Rabbine itaat etmeyi iman iddiasında bulunan insanlara şart koşmaktadır. Emir ve yasaklar konusunda Mümin bir kimse muhayyer değildir. Evet Dinde zorlama yotur (2 /256) " insan şükredici veya nankör olma konusunda muhayyer bırakılmıştır. (76/ 3) Ancak tercihini imandan yana yapan ve iman akdinde bulunan insan artık başıbozuk davranma, hevasına isteklerine göre yaşama keyfiliği içinde olamaz. Çünkü iman akdi bağlayıcıdır. Iman akdinden sonra hevasına yönelmek akdin iptali anlamına gelir. Kur'an hiçbir konuda olmadığı gibi Bu konuda da hiçbir şakası yoktur. " Ey iman edenler Allah'a karşı gelmekten sakının Eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz faizden geriye kalanı bırakın böyle yapmazsanız Allah Ve Resulu ile savaşa girdiğinizi bilin Eğer tövbe edecek olursanız Ana paranız sizindir . Böylece sizin de başkalarına Haksızlık etmiş olursunuz ne de başkaları size Haksızlık etmiş olur." ( Bakara 2 / 278 - 279) Iman iddaa'sı beraberinde Allah'a itaati getirmediği takdirde bir anlam ifade etmemektedir yüzlerce ayet bu gerçeğe vurgu yapmaktadır. Bir ayeti kerimede şöyle buyurulmaktadır : "Onlar ancak kendilerine meleklerin veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: “Bekleyiniz, şüphesiz biz de beklemekteyiz.” (En'am 6 / 158) Bu ayetteki " imanın da veya imanıyla bir hayır kazanmamış" kısmı üzerinde iyi düşünmek gerekir. Tek başına bu ayet bile, geleneksel öğretinin iman amel konusundaki mürcie kaynaklı tezini çürütmeye yeterlidir. Insanın akıbetini belirleyen dünya hayatında yapıp ettikleri bir kişinin ayinesi işidir /amelidir. Hesapların görülmesi sonrası cennete cehenneme sevk edilen insanlarla ilgili Kur'an'da yazılan birçok ayet grubundan birini birlikte görelim : "(Cehennemliklere) girin ona artık ister sabredin ister sabretmeyin sizin için birdir Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyor sunuz denilir hiç şüphesiz muttakiler cennetlerde Nimet içindedirler Rablerinin verdikleriyle sevinçli ve mutludurlar Rableri kendilerine çılgınca yanan cehennemin azabından korumuştur yaptıklarınızdan dolayı Afiyetle yiyin ve için (denilir)" ( 52 / Tur /16 - 19) "Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Sonunda, işlerini kötü yapanları cezalandıracak ve iyi yapanları da daha güzeli ile ödüllendirecektir. Büyük günahlardan va ahlaksızca fiillerden kaçınanlara gelince: ufak tefek kusurlar işleseler de, kesin olarak bilsinler ki senin Rabbin engin bağış sahibidir. O, yeryüzü (toprağından) sizi var ederken de, anneleriniz karınlarında cenin halindeyken de sizinle ilgili her şeyi bilir; şu halde kendinizi temize çıkarmayın: Kimin takvaya uygun davrandığını en iyi bilen O'dur." (Necm - 53 / 31 - 32) Görüldüğü üzere Rabbimiz insanların karşılaştıkları akıbetlerinin onların amellerinin , yapıp etmelerinin belirleyeceğini bildirmektedir. Kur'an baştan sona Bu gerçeğe vurgu yapmak da salt iman iddiasının bir anlam ifade etmediğini bildirmektedir. [ İslam'a İlk Adımlar Şükrü Hüseyinoğlu ] Sayfa: 89 - 94
112 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.