Dostoyevski “Budala” nın başlarında bu kitaba selam çakar. Bu kitap ta Abbe Prevost’un “Manon Lescaut” una selam çakıyor. Bu kitap biraz bekliyecek zira yüreğim kaldırmaz şu an. Şu sıralar Muhitin/çevrenin yaşamasına izin vermediğ o kadar çok Aşk temalı eser okudum ki…
Dostoyevskinin uykularını yıllarca kaçırtan büyük problemlerinden bir tanesidir; “ Bir yosmaya duyulan ve yaşanan Aşk “. İsa”nın namlı yosma Mecdelli Meryem/Maria Magdelena ile olan münasebeti. “Budala” bu sorunun cevabının irdelendiği, arandığı bir eserdir. Diğer eserlerinde de Dostoyevski bu soruyu, sorunu, sorunsalı hep irdeler. Noktayı da “Karamazov Kardeşler” de koyar.
Sonu acılarla , yosmanın hep ölümü ile biten eserler beni mahv etti. İnsan görünümlü mahluktan daha çok ürktüm, korktum ve de iğrendim.
Modern Leyla ile Mecnun hikayesi olan Anar Rızayev’in “Beş Mertebeli Evin Altıncı Mertebesi”
Dostoyevskinin “Budala” sı
Oğul Dumasın “Kamelyalı Kadını”
Önyargılarımız , mahalle baskısı, kendimiz gibi bu hayat oyununu oynamayanlara karşı gösterdiğimiz Merhametsizliğimiz… Zor yazıyorum bu satırları.. Ne değişecek ki.. Kibriniz ve merhametsizliğiniz üzerinize sinmiş ise bu kitabla bir bağ kuramazsınız. Uzak durun.. Bir şekilde günaha batmış bu Azızelerden uzak durun. Lütfen..
Yazarın son sözlerinin altına imzamı atarak bitireyim bu inceleme denen işkenceyi
“ Günahın savunucusu değilim, ama duasını duyduğum her yerde, soylu acının yankısı olacağım “.