Açın kulaklarınızı, zaten kim tıkayabilir duyma kanalını
Yüksek sesli söylenti konuşmaya başlayınca?
Rüzgarı kendime ulak atı yapıp,
Bu dünya yer küresinin üstünde meydana gelen olayları,
Doğudan, güneşin battığı Batı’ya kadar
Her yerde anlatır dururum ben.
Dillerimden iftira hiç eksik olmaz;
Her lisanda dile getiririm bunları,
Doldururum insanların kulağını yalan haberlerle.
Örtülü düşmanlık, güven veren gülücükler dünyayı yaralarken,
Ben barış ve huzurdan söz ederim.
Söylenti’den başka, benden başka kim
Korkuyla asker toplatır, savunma hazırlıkları yaptırır,
Karnı başka acılarla şişmiş bu önemli yılın.
Acımasız zorba Savaş’ın çocuğunu doğuracağını düşündürtür.
Öyle bir durum yokken üstelik?
Söylenti bir kavaldır,
Tahminlerin, kuşkuların , varsayımların çaldığı,
Çalması öyle kolay , öyle zahmetsiz bir alettir ki,
Sayısız başı olan o geri zekalı canavar.
Sürekli oradan oraya savrulan
Ahenksiz ahali bile çalabilir onu.