Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
9/10 puan verdi
''Kırıla kırıla, geriye bölünecek ebatta parçam kalmayınca, zamanla daha az kırılgan olduğuma inandırdım kendimi. Geçti gitti dedim. Geçip gittiğine inandım. İyi bir yalancıydım.'' Kitabı bitirdiğimde fark ettim ki altını çizdiğim her alıntı benim kitabı bitirdikten sonraki hislerimi anlatıyor. Uzun zaman sonra bir kitapta derinden yaralandım, uzun süre ağlayıp etkisinden çıkamadım. İnceleme yazabilmek için bir süre beklemem gerekti. Adalet 29 yaşında yalnız bir kadındır. Ve Adalet 29 yıl boyunca kimseye ''dokunmadan'', insanların hayatına değmeden yaşayıp gitmiştir. Tek bir dostu var: Hülya. Dostu mu düşmanı mı demeliyim inanın bilemiyorum. Küçükken babası, annesi ve babaannesiyle beraber yaşadığı bir çocukluğu olmuştur. Mutsuz, psikolojisi bozuk bir anne, cinsel tercihleri farklı olan ve annesinin zoruyla evlendirilen bir baba, her şeyiyle bu yuvayı korumaya, Adalet'e anne şefkatini hissettirmeye çalışan bir babaanne. Ve bu çocukluktan sonra Adalet yetişkin hayatında da çocukluğunun enkazlarını atlatamaz, olduğu kişi olmasına sebep olan bu kötü aile hayatıdır. Adalet bir gün hastalanır ve yakın zamanda öleceğini öğrenir. Hastane odasında tedavi altındayken de öleceğini öğrenen normal insanlar gibi değil de kendisi hakkında çok farklı düşünmeye başlar. Yaşantısının bu kadar boş, anlamsız olduğunu, hastalığına hangi günahının sebep olduğunu bilmek ister. Her zaman her olayda kendisini suçlu gören insanlardan biridir yani. Adalet bu düşüncesiyle ilk günah işlemeye başladığı zamanı bulmak ister. İlk günahını bulup bunu düzeltebilirse içinin ferahlayacağına inanır. İlk günahını işleyerek, kırıp yaraladığı kişiyi bulmak için Hülya ile yola koyulur. Ve bir gün Sadi Seber adında bir adamla yolları kesişir. Trende. -Ya da Adalet trende olduğuna inanır.- Adalet hayatında ilk kez birine kendisini korkusuzca açar, birinin yanında kendisini rahat hisseder, kendisini onsuz eksik hisseder. ,Ama bir gün Sadi'yi kendisinden uzaklaştırır. Sadinin kendisine bıraktığı bir mektupla gerçekleri öğrenir. Ona yeniden kavuşmayı arzular fakat ilk günahını düzelttikten sonra gerçekleşecek bir olaydır bu. Ve yeniden bu sefer başarmak üzere yola koyulur. Peki sonu, sonu nasıl olacaktır Adalet'in? Bunu okuyacak kişilere bırakmak istiyorum. Çünkü bence sonu benim de hayatımı sorgulamama sebep olan muhteşem bir şekildeydi. Aslında çoğu insan da Adalet gibi kimseye dokunmadan, elini birinin omzuna koyup ben yanındayım, güvendesin diyemeden, zarar gören birini kurtarmayarak, haksızlıklara sesini çıkaramadan yaşayıp geçip gidiyor bu dünyadan. Neden korkuyoruz? Ya da kimden? Belki en çok kendimizden... Dokunamadan, dokunmadan ölmeyeceğimiz, geçmişe, ailemizin ağırlığıyla değil de her ne olursa olsun yalnızca kendi yaşantımıza geleceğimize bakarak yaşayabildiğimiz, insanlığa, iyiliğe ve en çok kendimize sahip çıkabileceğimiz bir yaşantımız olsun sevgili okurlar. Hayat herkesin derdini yüklenerek, enkazıyla ezilerek ve korkarak yaşanmayacak kadar kısa. Ömrümüz güzel geçsin...
Dokunmadan
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175,7bin okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.