Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

687 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Suç ve ceza (ben kimim?)
Alıntı: ‘ Her şey insanın içinde yaşadığı ortama, koşullara bağlıdır: Her şeyi belirleyen ortamdır, insansa bir hiçtir.’ Öncelikle bu yapıt hakkında inceleme yazmak hakkını kendimde bulduğum için şaşırıyorum. Öyle bir labirent hissi yaşatıyor ki verilen mesajların çoğunu hali hazırdaki bilgilerimle anlayabileceğime olan güvenim zayıf. Yine de önerilmesi, yaşatılması ve üzerinde konuşulması gerektiğine inandığım ve etkisinden kurtulamadığım için bende bıraktığı izlerden bahsetmek istiyorum. İncelememde spoiler olduğu bilgisini de vermek isterim. Bir insanı cinayet işlemeye iten şey nedir? Bu kitabı okurken bir katilin zihnine girip kendine yarattığı felsefesi ve yaşadığı buhranlı döneme tanıklık ediyoruz. Bir katille empati kurup ahlaki açıdan onu aklamaya çalışıyoruz. Dostoyevski; sıradan bir cinayetin iç dünyasını, sonuçlarını, felsefesini, psikolojisini derinlemesine işleyen bu kitapta bizlere çok farklı açılar sunuyor. Çünkü bu kitap her insanın kendine sorduğu ‘ben aslında kimim?’ Sorusuna da ışık tutuyor. Kendimizi ararken kendimize ne kadar yabancılaşabileceğimizi, kendi tabiatımızdan ne kadar kaçabileceğimizi gösteriyor. Suç ve ceza: Raskolnikov adlı üniversite hukuk öğrencisinin yaşadığı ekonomik güçlükler sonucunda bir cinayet işlemesiyle başlıyor. Dostoyevski bu suçun psikolojisini ve felsefesini anlatmak için o kadar profesyonel betimlemeler yapmıştır ki, bu ayrıntılarda belki de kendinizden izler bulacaksınız. Bu yapıta yalnızca psikoloji ve felsefe başlıklarıyla bakmak haksızlık olur çünkü içeriğinde polisiye, gerilim, edebiyat türlerini de bulacaksınız. Raskolnikov’un cinayet işlemesinin başlıca ve tek nedeni ekonomik zorluklar değildir. Kitapta üzerinde sıkça bahsedilen ve suç üzerine, şahsen, uzun süre düşünmeme neden olan makalesidir… Bu makalede Raskolnikov insanları ikiye ayırır: ‘sıradan insanlar’ ve ‘olağanüstü insanlar’ * Sıradan insanlar doğaları gereği tutucu, uysal, söz dinler kişiler olarak yaşarlar ve yasaları çiğneme hakları yoktur. Adları üstünde, sıradan insanlardır. Bu insanların birincil görevleri, kendileri gibi olanların çoğalmalarını sağlamaktır. Raskolnikov'a göre onlar böyle olmak zorundadırlar ve bunda aşağılanacak bir şey yoktur. * Olağanüstü insanların ise ülkülerinin gerçekleşmesi için gerekiyorsa bazı engelleri aşmaya kendinde bir hak bulabileceğini savunuyordu Raskolnikov. Olağanüstü insanlar yasa koyuculardır diyerek Newton'ı örnek veriyor: “Newton’un buluşlarını, çeşitli kombinezonlar yüzünden bu buluşların açığa çıkmasına engel olan, bunların yolunu tıkayan bir, on, yüz ya da daha çok kişinin hayatları feda edilmeden insanlık öğrenemeyecekti diyelim. Bu durumda bence, Newton’un buluşunu tüm insanlığa iletebilmek için bu on ya da yüz kişiyi ortadan kaldırmaya hakkı vardı, hatta bu onun için bir zorunluluktu.“ Ona göre Newton gibi yasa koyucu insanlar (Likurg, Solon, Muhammed, Napolyon vb) amaçlarına yardımı olacağına inandıkları anda kan dökerler. Bu düşüncesinden kitapta şu sözleriyle bahseder “Hatta çok ilginçtir: bu iyiliksever, bu kurucu, yasa koyucu insanların çoğu büyük birer kan dökücüdür.” Raskolnikov’un bu makalesini okuduktan sonra, bu cinayeti işlerkenki başlıca motivasyonun, sıradan insan olmadığını herkese kanıtlamak olduğu çıkarımını yapabiliriz. Ya olağanüstü insan olarak yeniden varolacak ya da bir bit olarak sürünün arasında kalmaya devam edecektir. Olağanüstü insan olmak için bir eylem gerçekleştirmiş ancak sonuçlarına katlanamamış ve başarılı olamamıştır. Yani onun bu teorisi pratikte başarısız olmuştur ve durum bu suçun vicdan azabını çekmesiyle sonuçlanır. Ancak bu vicdan azabının asıl sebebi: onun deyimiyle kötü kalpli bir bitten bir böcekten farkı olmayan tefeci Alyona Ivanovna’yı öldürmesi değil makalesinde belirttiği gibi kendisinin olağanüstü bir insan olmadığını anlamasıdır. Onun tabiatında olağanüstü bir insan olmak yoktur, yasaları yıkmaya, suç işlemeye uygun biri değildir. Raskolnikov bu başarısızlığından şöyle bahsediyor: “ o sıralar öğrenmek istediğim bir şey vardı: ben de herkes gibi bir bit miydim, yoksa insan mı? Önüme çıkan engelleri aşabilir miydim, aşamaz mıydım? İktidarı yerden almaya cesaret edebilecek miyim, edemeyecek miydim? Titreyen bir yaratık mıydım, yoksa hakları olan biri mi? Kocakarı yalnızca bir hastalıktı… ben onu aşıp gelmek istedim. Ben bir insan öldürmedim, bir ilkeyi öldürdüm, ama üstünden aşıp ötesine geçemedim, bu yanda kaldım… yalnızca adam öldürmeyi becerebildim. Hatta, anlaşılan bunu bile beceremedim…” Raskolnikov işlediği bu cinayetle artık sürüden biri değildir, diğer insanlara kimi zaman tiksintiyle bakar kimi zaman onlara ihtiyaç duyardı, ihtiyaç duymasının sebebi sürü olmadan yalnız yaşamayı bilmemesidir ve bu yalnızlıkla baş edememe durumudur. Cinayet sonrası, olağanüstü insan olma potansiyelini bir kenara bırakıp sık sık kalabalığa karışarak sürüden biri gibi hissetmek istemesini, içinde verdiği savaştan kaçma eylemi olarak değerlendiriyorum. Bu durum kitapta şu şekilde geçiyor: “ Raskolnikov kalabalıklara alışık değildi ve daha önce de söylediğimiz gibi, özellikle de şu son zamanlarda her tür topluluktan kaçar olmuştu. Ama şu anda birdenbire bir şey onu insanlara doğru itmeye başlamıştı. İçinde yeni bir şeyler gelişiyor, insanlara karşı susuzluk duyuyordu.” Bu başarısızlığın sonucunda iç dünyasında yaşadığı işkenceleri, sıklıkla gördüğü rüyalardan anlayabiliriz. Raskolnikov’un iç dünyası; şüpheleri, ikilemleri, savaşları, tereddütleri ve korkularıyla hikayenin kalbidir. Raskolnikov’un çektiği ceza, cinayet sonucunda hapsedilmesi değil zihinsel işkenceleri, yaşadığı suçluluk duygusuyla savaşması, ve bu savaşı verirken yaşadığı psikolojik durumlarıdır. Yaşadığı hayattan bir fark yaratarak sıyrılmak isteyen gencin iç dünyasını, bu dünyada verdiği savaşları, acıları, ikilemleri derinlemesine hissettiğimiz bu kitaptan genel çıkarımım şu şekildedir: olmak istediğimiz kişiyle olduğumuz kişi arasında verdiğimiz mücadele sonucunda, olmak istediğimiz kişi, bizim tabiatımıza uygun değilse… bunun cezasını çekmeye hazır mıyız?
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,3bin okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.