Gönderi

Alanya'daki mağaranın, Damlataş'ın şifa hassası gerçek çıkar inşallah! Beni şimdilik memnun eden şudur: Alanya günün mevzuu halini aldı. Pek unutulmuş bir yerdi orası ve asıl acınacak cihet hiç de unutulmıyacak bir yer olması idi. Az çok gezip tozmuş, dünyanın güzel diye tanılan bölgelerini görüp dolaşmış bir adamım. Alanya ile Antalya arasındaki kıyı boyu güzelliğindeki kendine mahsusluk ötekilerde yoktu. Önce denizin rengi bambaşkadır; bu koyu lacivert, bazan tamamile koyu çivit rengine her denizde rastlanmaz, saniyen... Hayır, tarif ve tasvire kalkışmayayım. Az yazılmadı, daha da yazılacak. Ancak yazıların Alanya'ya hizmeti sembolik mahiyette kalıyordu, kalacaktı. Zira ne kasabanın şirinliği, ne civarındaki eşsiz harabeler, ne iklimi ne de portakal ve muz bahçeleri, hiçbiri bu bölgeyi uğrak haline sokamazdı. Ne lazımdı? Bir mucize! İşte o da oldu: Damlataş Mağarası zuhur etti.
Sayfa 271
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.