Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
'Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere...'
"Devletin hariçteki itibar ve nüfuzunu kıracak şekilde devletin dahilî vaziyeti hakkında yabancı bir memlekette asılsız ve mübalağalı maksadı mahsusa müstenide ve milli menfaatlere zarar verecek şekilde faaliyette bulunmak iddiasından..." Dönemin yanlı, sağcı gazetelerinden, Tercüman gazetesinde yer alan habere göre Tarık Akan, Almanya'da yaptığı bir konuşmada, sol yumruğu havada bir şekilde 'Birinci Kurtuluş Savaşı'nı kaybettik, İkinci Kurtuluş Savaşı'nı kazanacağız,' şeklinde bir beyanda bulunmuştur. 12 Eylül Askerî Darbesi'nin ardından, 1981 başlarında yaptığı iddia edilen bu konuşmadan dolayı Almanya dönüşünde Tarık Akan tutuklanır ve siyasi suçlu olarak tutukluluk günleri başlar. ••• Siyasi suçlularım falakalara yatırıldığı, Filistin askılarına asıldığı, cinsel organlarından elektrik verildiği o günler... ••• Tarık Akan önce Birinci Şube'de mahkûm olarak yatar ve mahpusluk nedir burada öğrenir. 'Akşam oldu, uyku saati geldi, ama ne mümkün. Balık kasalarındaki palamutlar gibi dizilmiş durumdaydık. Yüzüstü ya da sırtüstü yatıyorduk. Duvarın biri işkenceden gelenlere ayrılmıştı. Uyumak çok önemliydi, çünkü ertesi gün kimin sorguya gideceği belli değildi. Dinç ve dayanıklı olmak gerekliydi. Bütün bir gece deliksiz uyumak olanaksızdı oysa. Bitler ve pireler, kalabalık ve havasızlık, tek tip besin,' böyle anlatır Akan oradaki ortamı, insanlık dışı koşulları... ••• 'Kardeşim Hapiste Kardeşim Aylardır hapiste. Kardeşim Dövüldü orada. İyi ve güzel şeyler dışında Hiçbir şey taşımayan Ve sadece bir insan varlığına değil Yaşayan Yaşayamayan Bütün varlıklara Bir ota Bir taşa Sevgiyle İlgiyle Dolu beyni Orada Sarsıldı elektrikle İnce bedeni Tekmelendi Acımı duyurabilmek için Çıldırabilirim Acımı duyurabilmek için Zehirle doldurabilirim Yazdığım her şiiri Nefretle Gözyaşıyla Korkunç bir sevgiyle' ••• Güzel çocuklardı bizim çocuklar... Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dediler vatan sömürülmesin diye, size mi kaldı vatanı kurtarmak denildi, asıldı ilmek boyunlarına vatan hainisiniz denilerek... ••• "İkinci hücrem, şu sonu görünmeyen karanlık koridora yakın bir yerde. Gece yarısına doğru karanlık koridordan müzik sesleri gelmeye başladı. Yanımdaki çocuklar, "Gene ağalar kafayı buldular," diye konuşuyorlar. "Kim bu ağalar?" diye sordum. "Abuzer Uğurlu ve adamları. Televizyon, radyo, ne istersen var. Yemekler, içecekler dışarıdan geliyor. Aylardır buradalar." Sayfa 88'de yer alan bu kısacık alıntıya dair ne çok şey söylenebilir aslında. Abuzer Uğurlu kimdir ki gencecik çocuklar işkencelere uğrarken, vücutlarına verilen elektrik yüzünden süt kutularına kanlı idrarlarını yaparken bu kişi ve adamları hapishanede böyle koşullarda yaşamış diyen olursa Uğur Mumcu'nun bu kişi hakkındaki ifadelerini okuyabilir. 'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ" Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, Üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, Bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında' ••• Birinci Şube sonrası Selimiye'ye gönderilir Tarık Akan. Burası bir kışladır. Akan'ın buradaki hücre arkadaşı Ruhi Su'nun oğlu, Ilgın Su olacaktır. Akan burada iki idama tanık olacaktır. Akan burada Yol'u hatırlayacaktır. ••• Yılmaz Güney ve Yol filmine dair de bir bölüme yer vermiştir Tarık Akan bu kitapta. Burada ilk kez öğrendiğim ve okurken çok üzüldüğüm bir şeyi paylaşmak isterim incelememde, unutmamak için... Filmi izleyenler hatırlayacaktır, Tarık Akan atını vurmalıdır bir sahnede ama Akan bunu yapamaz. Onun yerine bir başkası yapar. O at gerçekten vurulmuştur ve ilk kurşundan ölmemiştir. Bir daha vurulmuş, yine açmış gözlerini Akan'a bakmış ama ölmemiştir, bir daha vurulmuş... Daha fazla cümle kuramam bu kısımda artık. ••• Tutukluluk günlerinin sonrasında Akan serbest bırakılır fakat mahkeme devam edecektir. Tarık Akan'ın dostları ve hukukçu Burhan Apaydın ve Orhan Apaydın'a göre Tarık Akan kesin olarak mahkûm edilecektir çünkü Almanya'dan mektuplar gelmektedir Tarık Akan'ın sol yumruğu havada bir şekilde yaptığı konuşmaya dair ve savcının yeminli ifadesini aldığı bir tanık vardır. Bunu duyan Tarık Akan ülkeden kaçmaya karar verir. Ülkeden kaçmaya cezaevi günlerinde karar verir aslında ama kaçmamıştır, mahkûm edilmemiştir çünkü Apaydınlar soruşturmada çok önemli bir detay yakalamışlardır. ••• Tanık olduğu söylenilen Osman İşmen'in yukarıda da belirttiğim gibi yeminli ifadesi vardır fakat hiçbir savcı yeminli ifade alamaz çünkü yeminli ifade yalnızca mahkemelere verilen bir haktır. Bu bilgiler doğrultusunda İşmen'in yalan beyan verdiği şüphesiyle Osman ile görüşür Tarık Akan ve Osman İşmen verdiği ifadeden bihaberdir... Almanya'dan geldiği iddia edilen mektupların isim-soyisim ve adres bilgilerinin örtüşmemeleri de mahkemeye sunulur ve Osman İşmen'in de mahkeme huzurunda Tarık Akan lehine ifadesi sonrası Tarık Akan beraat eder. Peki Akan o gün, Almanya'da aslında ne demiştir? Kültür emperyalizmine karşı İkinci Kurtuluş Savaşı'nı da kazanacağız! ••• Kitap şu cümle ile biter: "Ülkem, artık rahatladı, sıkılan çember kırıldı 28 Şubat 1997'de, 11 Eylül 2001 faciasını gördü; ne mutlu bana rahatım." 28 Şubat 2002 Kitabın son bölümünde yer verilen albümden birkaç görsel ekleyerek incelememi bitirmek isterim. hizliresim.com/t7k252u hizliresim.com/tr1yfvc
Anne Kafamda Bit Var
Anne Kafamda Bit VarTarık Akan · Can Yayınları · 20205,9bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
360 görüntüleme
Saffet Beytullah Türkoğlu okurunun profil resmi
Elinize sağlık çok güzel bir inceleme olmuş.
liberté okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim 💐
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.