Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

288 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
"Ayrılık, kuvvetli aşkları büyütür, hasta olanları öldürür."
》Yazarın Acımak, Çalıkuşu ve Yeşil Gece'den sonra okuduğum dördüncü kitabı oldu Dudaktan Kalbe. Eleştirdiğim şeyler olsa da, kitaplarında hep kendimi bulduğum bir taraf muhakkak oluyor. Bunda da öyle oldu. 》Lamia... Küçük, masum, kimsesi olmayan, akrabalarının yanında adeta bir sığıntı gibi yaşayan tertemiz bir kız çocuğu. Kenan... Uzun mahrumiyet senelerinden sonra gelmiş başarılar, şöhret ve mutluluklar sebebiyle şımarmış, görgüsüz ve özgüvensiz bir adam. Böyle ayrı uçlardaki iki kişi arasındaki aşkı anlatıyor kitap. Sizce böyle bir adamın Lamia gibi birine hayatını adaması mümkün mü? 》Kenan babasının yokluğuyla büyümüş, kendini hep yetersiz, eksik, hiçbir işe yaramayan biri gibi hissetmiş, çocukluğunu yaşayamamış bir adam. Bu hisler sebebiyle ilk aşkı Leyla'yı reddediyor. Bu aşk onu çok etkileyince artık derin sevdalar yaşamamaya karar veriyor. Tek sığınağı olan kemanıyla güzel eserler vermek en büyük amacı haline geliyor. 》Dayısının evine gidip orada yaşamaya başlıyor. Orada türlü türlü kadınlarla cilveleşmekten geri kalmayan Kenan, Cavidan adında bir kadınla tanışıyor. Ve onu nişanlısı sayıyor. Daha sonra Lamia'nın masumiyeti ve güzelliğinden etkilenip onunla gönül eğlendirmeye başlıyor. Yaşı çok küçük olduğu için kandırılması kolay olan kızı hamile bırakıyor. Sonrasında kendi geleceği için korkan Kenan hayatını böyle bir kıza vakfetmek zorunda olmaktan, başarılarının gölgelenmesinden tedirgin olunca bunun yalnızca bir gönül eğlencesi olduğunu Lamia'ya acı bir şekilde anlatıyor. 》Daha sonra evlenmek isteyip kendince hatasını telafi etmek istese de Lamia gururlu bir kadın olarak, sevilmediğini bildiği için böyle bir mecburiyete maruz kalmak istemiyor. Başına gelenleri evdekiler öğrenince onu başka akrabalarının yanına gönderiyorlar. 》Tabi kendisi gelmeden hakkındaki şeyler oraya çoktan ulaşmış. Yeni hayatında da başına türlü türlü şeyler geliyor Lamia'nın. Kötü kadın vasfı üzerinden bir türlü kalkmıyor. Bu yüzden herkes kötü gözle bakıyor, iftiralara uğruyor. Evlenip tekrar boşanmak, oradan oraya gönderilmek zorunda kalıyor. 》Bu sürede de çoktan Cavidan'la evlenmiş olan Kenan kendi hayatına bakıyor. Fakat eksik olan bir şeyler var ki, o da hiç hesaba katmadığı şey. Aklının hala Lamia'da olması. Onu sevdiğini anladığında içinde bir şeyler kopuyor. Tekrar karşı karşıya geliyorlar elbet. Ama araya giren yıllar hangisinin içinde neleri değiştirmiş orasını okuyup görün derim. Ama final tam istediğim gibiydi diyebilirim. 》Lamia'daki dik ve gururlu duruş bana Çalıkuşu Feride ve Acımak Zehra'yı anımsattı. Yine de suçu olmayan şeyleri üstlenmesi, herkesi, özellikle de Kenan'ı bu derece koruması, gerçekten sevmesinden olmasına rağmen beni çok sinirlendirdi. Her şeyi sen kaldırmak zorunda değildin, tek başına taşımak zorunda değildin. Çünkü aşkı sen tek başına yaşadın zavallı Lamia... 》Kitabın içindeki betimlemeler, dilin açıklığı, karakter analizleri güzeldi. Yalnız ilk 100 sayfa kadarında kitabın içinde girmekte çok zorlandım, gereksiz teferruat vardı. Ancak yarısından sonra hikaye aniden hızlandı ve beni içine çekti. 》Bunun dışında eski bir çok kitapta karşımıza çıkan ve beni çok rahatsız eden şeylerden biri yine bu kitapta da vardı: Ahlak kavramının sadece kadına özgü olması. Erkek olunca kaçamak, kadın olunca ahlaksızlık diye adlandırılması, kadına kendini savunma hakkının bile verilmemesi, iftiralar atılması, gençliğinden faydalanılması... 》Evli bir erkeğin sırf sarhoş olduğu için bir kadına sarkıntılık yapabilmesi, evine gelip huzursuzluk çıkarmasın diye idare edilmesi, yine kitaptaki bir karakter olan imamın eşi, son derece saygılı bir kadın olmasına rağmen, imamın onu sürekli dövmesi, bu duruma karşı kadının "Eşimdir, velinimetimdir. Bizi yedirir, doyurur, ne yapsa hakkıdır, başımızın tacıdır."şeklinde yaklaşımı olması kadınların o dönemlerde ne kadar sindirildiğini gösteriyor. 》Maalesef bazı şeyler yüz yıl da geçse değişmiyor. Hala insanları yaşayışı, fikirleri ya da giyinişleriyle yargılayıp, türlü etiketler takan, ama kendilerine gelince kalp kırmak, yalan söylemek, iftira atmak, hırsızlık yapmak gibi bir çok şeyi yapmaktan kaçınmayan insanlar görüyoruz. 》Ahlak, namus, edep kavramları kadın için değil bütün insanlar içindir, unutmayalım. Aksini düşünen böyle kötü fikirli, önyargılı, cahil insanlardan, ha bir de Kenan gibi sevdiğinin yanında olmayıp, kendi boşluğa düşünce kalbi olduğunu hatırlayanlardan uzak bir hayat dilerim sevgili okur... :)
Dudaktan Kalbe
Dudaktan KalbeReşat Nuri Güntekin · İnkılap Kitabevi · 19996,6bin okunma
··
152 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.