Julian Barnes yılı ilan etmeme az kaldı sanıyorum. Kendisinden epey bir kitap satın alıp yıllardır kitaplıkta beklettiğim doğru. Hangimiz yapmıyoruz ki? Tsundoku işte! 10,5 Bölümde Dünya Tarihi, Barnes’ın on hikâyesinden ve aşk üzerine bir parantez bölümden oluşmakta. İlk öykü olan “Kaçak Yolcu” benim en sevdiğim oldu. Nuh Tufan’ından kurtuluşu esas alıp, gemiye binen insanlar ve hayvanlar üzerinden şahane göndermeler barındırıyor. Cesurca bu mitin kaynaklarını ve buna inan insanları sorguluyor Barnes. Yazar, bu ayarda bir-iki tane daha öykü tutturmuş tutturmasına da, diğerlerinin bu nitelikte olduğunu söylemek oldukça güç. Barnes’tan ilk kez öykü kitabı okudum. Yazar, “eskatolojik” kaynaklı bilgilerle ve kutsal metinleri ele alıp, onları yeniden yorumlamış. Nitekim neredeyse her öyküde “su” miti oldukça göze çarpıyor. Gerek kaçırılan geminin suyun ortasında oluşu (Ziyaretçiler), gerekse Nuh Tufan’ının yeniden yorumlanışı (Kaçak Yolcu) ve Nuh Tufan’ında geminin saplanıp kaldığı yer olduğuna inanılan Ağrı Dağı’nın işlendiği “Dağ” öyküsündeki “arınma ritüeli” hepsi bir su üzerine. Belki de Thales’in dediği gibi, “dünya, bir diskin su üzerinde yüzüşüdür,” o mantıkla ele alınıp yazılmıştır. Her öykü için aynı özen gösterilip dikiş tutturulsa, çok özel bir kitap okuyacakmışız diye hep geçti içimden. Gene de okunmasını tavsiye ederim. Eskatolojik metinleri kurguya yedirmek oldukça riskli ve zor bir iştir, cesareti için bile tebrik etmek gerek. Aşk üzerine açılan bir parantez bölümünde hakkını verelim. Okurken çokça bilgilendiren, farklı düşünmenizi sağlayabilecek kadar sağlam referanslar var. Kulağa küpe yapabileceğimiz türden. Kitapla kalın!

10,5 Bölümde Dünya TarihiJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 2019244 okunma

·

88 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.