Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

+1
Birçok Batı geleneği yüzü ruhun yansımasıyla ilişkilendirir. Bu geleneklerde, beden tinsellik yolunu, saygınlığını onda bulur. Yüzü bedenin geri kalanından ayıran hem toplumsal, hem bireysel değer, kimliğin kavranışındaki üstünlüğü, en azından Batılı toplumlarımızda sevgililerin ona gösterdiği ilgiyle aşk oyunlarına açıkça yansır. Yazın bu anlamda örneklerle doludur. "Aşkın göstergelerinden biri," der Anne Philippe, "sevilen yüze bakma tutkumuzdur; ilk heyecan azalmak yerine uzar, titremelerle artar, bir bakış bizi başkasının yüreğine götüren bir Ariadne ipliğine dönüşür." "Bedeni okşayışlarımın altında bütünüyle bir yüze dönüyor," der Alain Finkielkraut. Michel Tournier de yüzü arzunun merkezlerinden birine dönüştürerek bu sözleri yankılar. "Birine âşık olduğumuzu gösteren şaşmaz bir gösterge vardır," diye yazar, "bu gösterge de onun yüzünün içimizde bedeninin tüm parçalarından daha çok arzu uyandırmasıdır." Sevgililer birbirlerine uzun uzun bakarak dalıp gidebilirler, dudaklarda askıya alınan söz ötekinin yüzünün görüntüsündeki yoğunluğun daha da ışıldamasını sağlar. Yüz her zaman gerçeğin hemen açığa çıkacağı yer olarak görünür. Fizyognomideki, fiziksel özelliklerle manevi özellikler arasında katı denklikler kuran bir tablo oluşturarak gizemi ortadan kaldırıma eğilimini burada uzun uzadıya çözümledik. Ama aşk deneyimi bu egemenlik istencini yalanlar; ötekinin yüzüne yöneltilen uzun bakışlar her zaman açığa çıkışın eşiğinde durur ve bu beklentiden beslenirler.
Sayfa 275 - Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2021.Kitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
216 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.