Vahdın birinde bir Loğman Hekim varıydı. Bu çayın kanarında çiçeh tofluyurdu. Bahdı, suyun üsdünde bir Gurugafa üzereh gelir Bu Gurugafa dědi; "Gırh gan ělemişem, gırħbirinciyi de ělesem, gerehdi." Loğman Hekim dědi, "Yav, bu gafa, derisi tökülmüş, içi çürümüş bu ne děmehdi?" Bu guru gafanı getdi bir daşın altına ġoydu, ezdi.