PART 1 Kitap kokusu alan ve vazgeçemeyen herkese merhabalar. Bir ben kalmıştım Tutunamayan , Tutundum ve mutluyum. Beni ne denli zorladığını bir bilseniz, bana hak verirdiniz. Neredeyse yarıda bırakıp eksik kalsın diyecektim ki; değerli bir okurdaşım benim devam etmem konusunda biraz sabır göstememi söyledi ve sabırla devam ettim. Eser , benim bir çok bölüm de kopuşlar yaşamama sebebiyet verdi. Bana göre gereksiz, fazlaca uzatılan cümleler, kelimeler ve bölümler var, bu da beni bir hayli sıktı. Eğer siz de benim gibi tez canlı bir kişi iseniz biraz zorlanacaksınız demektir. Okumakta sabır ve kafa dinginliği isteyen bir eser. Uzatmalar çok fazla altı arası bir kız isteme olayı "Aman Allah'ım "dedirtti bana. Yazar bolca betimlemelerde bulunmuş zaten bu eseri güzel kılan taraf da bu zaten. Cümleler oldukça uzun , aynı kelimeyi yahut cümleyi ardarda tekrar yapmış, bu da okuyucuya ister istemez bir süreden sonra "ne gereği var" dedirtiyor. Eseri ben , 550 sayfadan sonra sevmeye başladım. Evet , biraz uzun diyebilirsiniz, uzunca bir bölümden sonra tamamen tutundum ve iyi ki tutunmuş ve okumuşum. Selim'in hâli bir bölümde beni üzdü. "Yeter! Hayır de artık..." dedim. Belki de hayır deseydi acısı daha farklı, hissi daha ayrı olacaktı. Bu eseri ben okumayı başardıysam eğer herkesin okuyacağına eminim. Çünkü ben, bir hayli tez canlı ve kıpır kıpır biriyim . Bu denli ağır ilerlemeler bana zor , ama kendimi kutluyorum. Benim için büyük başarı. 724 Sayfa Ben bu kitaba başlamadan önce Yeraltı Notlar'ını , Dönüşüm , Suç ve Ceza , Dava diğerlerini de okumuştum. Eseri okumaya da okudugum kitapların içeriğini hatırlayarak başaldım. Bu bilgi hatırlaması benim için çok iyi oldu. Şunu da dile getirmek istiyorum. Bu güne kadar herkesten bu eserle ilgili hep övgüler duydum ve okudum. Evet, eser güzel ama eleştirilecek tarafları da var. Ben bir okurum. Bana ne kattı ise kelimelerime onu döker ve sunarım. Benim söylemimi beğenen olur ,beğenmeyen olur hiç sorun değil. Saygım sonsuz. PART 2 Eser güzel olmakla ziyade , okuyucu da en etkin hissiyatları bırakması bakımından bence bir başyapıt. Bu başyapıt da olaylar, Selim ve Turgut ile başlayıp , Selim ve Turgut ile bilmektedir. Selim'in yaşadığı zamana kendini olduramaması ve bir türlü hayat olgularını kabul edememesi sonucun da kendi hayatına son verin. Selim'in hayatına son vermesi , Selim'in kendi içinde mahrem bir durum gibi gizli ve düşündürücüdür. Tam anlamıyla Selim'in hissiyatları bu eserde Mahrem'i Esrar adını nitelendirebilecegimiz bir durumun hâl almış şeklidir. Selim topluma, insanlara ,düşüncelere hiçbir şekilde ayak uyduramaz. Bu tezatlık onda kendini hep bir dışa atın şeklinde bulmuştur. Selim'in ölümünden sonra Turgut , Selim'in ölüm nedenini araştır. Bu araştırma Turgut'u da başkalaştırır. Bence burada ki Turgut , Oğuz Atay'ın ta kendisidir. Ben şuna inanıyorum ki her yazar yazdığı her eserinde mutlaka ama mutlaka üstü kapalı da olsa kendine yer vermiştir Selim'le beraber Turgut da anlar ki kendinin de bir türlü tutunamadığını. Selim'i anlamak bir nevi Turgut'u çözmek , Turgut'u anlamak Selim'in çektiği acıların ve hissiyatların tamamı demektir. Çünkü Turgut kendinin de ifade edemeyeceği bir şekilde tutunamamayı seçmiş O da hiçbir şeye tutamamıştır Yazar burada insanın psikolojik durumunu, hayat şartlarıyla, düşüncelerle ,yaşamlarla ,sözlerle ve kelimelerle harmanlamış o kadar güzel sunmuş ki , bizlere en uzun betimlemelerle kanıtlamıştır Bu eser hakkında çok şey yazabilirim çok şey söyleyebilirim ama içimde olan bazı hissiyatları anlatmakta kelime bulup cümleleri kuramıyorum yani bu eser bir bölümden sonra okuyucuyu tarifi kifayetsiz kalacak durumun içine sokuyor. Sonra diyor ki; " Bunun içinden çık çıka bilirsen." Ben bu eserin içinden çıkamıyorum. Okumayan ve okunmamış olanlara diyorum ki ; bu eserin içine mutlaka girmelisiniz bir çıkamayan da siz olmalısınız. Saygılar Sevgiler Hoşça kalın

TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,7bin okunma

·

68 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Zeynep