Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Gönderi
Bay C'nin Yalnızlığı ve travmaları
Bu kitapta beni en çok etkileyen şey karakterimiz Bay C'nin iç konuşmaları oldu, karakterin yalnızlığı ile bu şekilde empati yapıyoruz.
Aslında karakterimiz Bay C'nin arkadaşları var ve gerçekte yalnız değil, kız arkadaşları da oluyor fakat bir türlü mutlu olamıyor. Hayat onun için anlamsız ve amaçsız, tek amacı hayatının aşkını bulmak, o kişiyi bulduğunda küçüklük travmalarından ve hayatındaki bu anlamsız mutsuzluktan kurtulacağına inanıyor.
Devamında spoiler var :)
Karakterimizin travmalarını inceleyelim, incelemeden önce şunları söylemek istiyorum
Bu yorumlar ve çıkarımlar tamamen bana ait ve ne yazık ki psikoloji bilgim çok yetersiz. Sadece sinemadan ve kitaplardan bir iki yakaladığım detaylar var. lütfen yanlışım varsa düzeltin ve analizlerime çokta güvenmeyin derim :D amatörüm.
Kahramanımızın, aslında pek kahraman sayılmaz daha çok anti kahraman kavramına uyuyor bu yüzden 'karakterimiz' diye bahsedeceğim, karakterimizin iki büyük takıntısı vardır, bu iki takıntı onun travmalarıdır.
Kadın bacağı ve kulağını kaşıması
Kadın bacağı onun için bir saplantıdır.
Bay C'nin hayatındaki en kilit karakter teyzesi Zehra'dır.
Zehra teyzesi onun sevdiği ilk kadındır, hayatında anne figürü boşluğu vardır ve bu boşluğu Zehra teyzesi ile doldurur. Bu yüzden onun için önemlidir.
Bir gün babası ile Zehra teyzesini birlikte görür ve kapı deliğinden onları izlemeye başlar. Babasını teyzesinin bacaklarını okşarken görür ve hemen odaya atlar, dayak yiyeceğini bile bile ona meydan okur ve karşısına alır. Bu olaydan sonda babası Bay C'nin kulağını çeker ve yaralar.
İşte bu iki travma bu yüzden oluşur bu olaydan sonra kadın bacaklarına bir arzu duymaya başlar, aslında arzudan çok bir saplantıdır onun için, ne zaman aklına bacak gelse kadınlar artık onun için cinsel bir obje olur, bu travması ayrıca kulağına da etkiler, her bacak arzuladığında istemsizce elini kulağına götürür.
Bu durum psikolojideki Oedipus Kompleksine benzer, kelimenin anlamını direkt google'dan alıntılayacağım.
Sigmund Freud tarafından geliştirilen; Oedipus Karmaşası veya Oidipus Sendromu olarak da adlandırılan Oedipus Kompleksi kavramı, psikoseksüel gelişim evreleri teorisinde yer almaktadır. Ödipal Kompleks, bir çocuğun annesine karşı arzu hissetmesini içerir.
Sade bir dille: İnsanın annesine aşık olması, denebilir. Zehra'yı annesi yerine koyar ve onu babası ile öyle görmesi babasından nefret etmesine sebep olur, bu öyle bir nefrettir ki karakterimizin resmen hayatını değiştirir. Sırf babası okumasını istemediği için üniversiteye gider ve mezun olur ve şöyle söyler "İyi ki okumamı istemiyordu. Yoksa ona inat okumazdım."
Bay C hayatındaki bu anlamsız boşluktan kurtulmak için kendine bir hayat arkadaşı arar, aradığı hayat arkadaşı aslında teyzesidir, hayatındaki arayış ve hedefi aslında teyzesi Zehra'dır, Zehra gibi bir hayat arkadaşı arar kendine, Zehra gibi kadında "Gerçek sevgiyi" bulup bu bozulmuş toplumda bir yer edineceğine inanır.
Bu karakter de aslında kitapta B olarak geçer.
Karakterimiz bir döngüdedir denebilir aslında dört mevsimde de kendine birini bulur, ona tutunur, hayata ve topluma umut beslemeye başlar ve eli tekrar kayar, hayati değerini bulamaz, tam buldum derken kaybeder ve bu onu daha çok yaralar.
Karakterimiz sık sık sinemaya gider, tutunmak ve hayattaki anlamsızlığından kurtulmak için sinemaya gider aslında.
karakteri bu yönüyle kendime benzetiyorum, bende bazı durumlarda sinemayı veya kitapları kaçamak olarak kullanıyorum.
Şu alıntıyı örnek gösterebiliriz:
"Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar.
Alıntıyı yorumlayacağım:
Sinemaya gitmek insanı gerçeklikten koparır, bir filmi izlerken izleyici kendini filmdeki karakter yerine koyar, bu karakter ya kahramandır ya da Anti- Kahraman.
Anti - Kahramanlara empati yapmak daha kolaydır bu yüzden insanın üstünde daha büyük bir etki bırakırlar.
Empati yapmak gerekir, bir eserdeki en önemli şey karakterlerdir ve tüketicinin karakterleri anlaması için empati yapması gerekir, bu empati insanın üzerinde öyle büyük bir etki yaratır ki insan dertlerini, acısını ve yalnızlığını unutur. Karakterle bir bağ kurar, hem iç hemde dış çatışmalarına ortak oluruz hatta onun için ağlarız. Artık karakterin sorunları bizim sorunlarımızdır.
Film biter, salondan çıkarız ve 15 dakika sonra filmin etkisi uçar, karakaterden çıkar ve kendimizi tekrar acı gerçeklerle, yalnızlığımızla, dünyanın acımasızlığı ile baş başa buluruz.
Sinema insan için bir kaçıştır aslında, hatta bazen aktörler bile sinemayı bir kaçış aracı olarak kullanır.
Karakterimiz Bay C'de sinemayı bir kaçamak olarak kullanır.
Ben bazen karakterlerin ve yaşananların etkisinden günlerce çıkamam.
Bu alıntıda çok güzel sembolleştirmeler var.
"Gördüğü film" aslında bireyin toplumla etkileşim, iletişim kurmasını daha doğrusu kurmaya çalışmasını temsil eder.
Bireyin potansiyeli vardır, temas kurmaya çalışır.
"Beş-on dakikada ölüyor" ise modern yaşamdaki hızı konu alıyor. Toplum hızla değişiyor, kültütler, adetler, gelenekler değşiyor. İnsan tüketim hızı ve kültürüne yetişemiyor. En sonunda o kadar potansiyale rağmen insan eriyip yok oluyor.
"Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu" karakterimizin toplumdan kendini yabancılaştırdığını ve uzaklaştırdığını burdan anlayabiliriz.
Sinemadan çıkanlar, sinemadan çıkmayanlar arasında eriyip gidiyor, ne kadar çabalarsa çabalasın, potansiyeli ne kadar yüksek olursa olsun iletişim kuramıyor ve diğer sıradan insanlar arasında yok olup gidiyor, eriyor ve yıkıma uğruyor.
Neyse incelemeyi burada bitiriyorum
Buraya kadar okuyan varsa teşekkür ediyorum :)
·
1 artı 1'leme
·52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.