Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Not
Şunları anlatıyor: "Bir pazar günüydü, üzerime çok daraldığı için ceketimi giymek istemedim, o sıralar on iki yaşlarındaydım. Ceza olarak bana kahvaltı verilmedi. Sonra kiliseye gittik ve orada babam beni herkesin gözü önünde dövdü. Kötü biri olduğumu herkes gördüğü için çok utandım." Bu olayın ardından evden kaçıp bir hafta arkadaşında kalmış. "Arkadaşımın anne ve babası aileme haber verip beni bir hafta yanlarında tutacaklarını söylediler. Anne-babamın bu süre zarfında benim için kaygılanacaklarını düşündüğüm için utandım. Ben de eve döndüğümde o sırada bahçede çalışmakta olan babamın yanına gittim ve özür diledim. Ama o bana sırtını döndü ve kendimi çok aptal ve terslenmiş hissettim. Bundan sonra bir daha utanacak ve özür dilemek zorunda kalacak bir duruma düşmemek için yemin ettim. Bu yüzden kocamın utanç duygusunu aptalca buluyorum." Hastama, babasının ona sırtını çevirmesinin nedeninin arkadaşının ailesinin yardımıyla onun otoritesinden kaçmış olması olup olamayacağını sordum. "Babanız belki de, kendisini başka insanlar tarafından eleştirilmemek için onlara hoş görünmek zorunda kaldığı bir duruma düşürdüğünüz için tersledi sizi. Belki de diğerlerinin tutumu sonucunda, size karşı doğru davranmış olduğundan artık o kadar da emin olamadığı için sırtını döndü. Ama kendisini olumsuz bir açıdan göstermemek için diğerleri karşısında bu iyi baba imajını korumak zorundaydı." Bunun üzerinde hastam, babasının, kendisinin davranışından dolayı değil de, arkadaşının anne-babası açıkça kızının tarafını tuttuklarını ve onların karşısında iyi baba olarak puan kaybettiği için öfkelendiğini anladı. Ayrıca kızı üzerindeki iktidarı yitirdiği için de öfkelenmişti "Ah, Tanrım, bunca yıllık yaşamımı başkaları karşısında da utanacak duruma düşmeme çabam belirledi. Oysa utanç babamın utancıydı, gerçek yüzünü ortaya çıkartan, ama kendine itiraf etmediği suçuydu. Kendi güçlülüğünü onaylayabilmek için iktidarını biz zayıflar -ben, kardeşlerim, annem- üzerinde kullanıyordu. Bense, onun utancını üstlendiğim, o kendisini güçlü hissedebilsin diye kurban durumuna düştüğüm için kendimi zayıf hissettim. Bunu şimdi kavrıyorum. Bu yüzden utancımın görülmesini istemiyordum! Kendimi, yasak bir şey yediği zaman kendisini suçlu hisseden ve orada kimsenin görmeyeceğini sandığı için masanın altına saklanan köpeğimin hissettiği gibi hissediyordum. Niçin hep saklandığımı şimdi anlıyorum; ancak kötü duruma düşmeyeceğimi garanti edebilirsem saklanmıyorum. Burada söz konusu olan aslında utanç duygusu değildi. Daha ziyade benim kişiliğimin annem ve babam tarafından küçümsenmesiydi: Ben değersizim, kimsenin karşısına çıkmamalıyım. Bu yüzden de herkesten kaçtım. Bir keresinde benim için neden 'yediği kaba pisliyor' dediklerini de şimdi anlıyorum. İsviçre, Irak'la silah ticareti yaptığında başkalarının hayatı pahasına kâr sağladığımızı söylemiştim. Beni öyle niteleyenler kendilik bilinçleri son derece düşük insanlardı. Ah! Boynuma bir anda küçükken söz dinlemediğimde babam enseme vurunca duyduğum acıya benzer bir ağrı girdi. Şu anda üzerime dehşet verici bir korkunun geldiğini hissediyorum." Bu doğrudur: Kendi geçmişinin karşısına çıkmak ve gerçekleri ortaya çıkartmak büyük bir korku yaratır. Bu iki vaka örneğinde, çocukların anne-babaların inkâr ettikleri duygularını üstlendikleri süreç netleşiyor. Çocuklar anne-babalarının utançlarını ve bunun ardındaki değersizlik duygusunu algılıyorlar, ama bu duyguların yerini kendi kaynaklarında, yani anne-babalarında saptayamıyorlar.
Sayfa 152Kitabı okudu
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.