Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sevgili dostlarım, yine en başa mı döneceğiz? Hakikatleri vardı tabii ki yaşarken; kendi kendilerine yükledikleri ve sizin onlara atfettiğiniz vardı ve biz bunların birer illüzyon olduğunu kanıtlamadık mı? Ölenin yaşarken kendisine atfettiği gerçekliği siz bilmiyorsunuz ve bunu bilmeniz mümkün değil, zira o sizin dışınızdaydı. Yani siz sadece, sizin ona atfetmiş olduğunuz gerçekliği bilebilirsiniz. Peki ya ona, bedenini görmeden de olsa, hâlâ bir gerçeklik veremez misiniz? Tabii ki evet! Eğer kendinizi, onun bir seyahate çıkmış olduğu inancıyla avutursanız olur. Hayır mı diyorsunuz? Gerçekten de bir seyahat için yola çıkmış olduğu zamanlarda, birçok defa, bedenini görmediğiniz halde ona bir gerçeklik atfetmemiş miydiniz peki? Kendisinin hayatta olup olmadığını bilmediğim Bay Herbst'e uzaklardan atfettiğim o hakikatin aynısı olmasın bu? Hadi hadi! Peki ya neden ağladığınızı biliyor musunuz? Başka bir sebepten dolayı ağlıyorsunuz sevgili dostlarım; uzaktan yakından tasavvur bile edemeyeceğiniz bir sebepten. Ağlarsınız, çünkü ölen kişi size bir daha asla bir gerçeklik yükleyemeyecektir. Sizi bir daha göremeyecek olan kapalı gözleriyle, size bir daha dokunamayacak olan katılaşmış soğuk elleri sizi korkutur. Onun bu mutlak duyarsızlığı yüzünden huzur bulamazsınız. Yani sonuç olarak, tamamen o sizi bir daha duyamayacak olduğu içindir ıstırabınız. Bu demek oluyor ki, sizin yanılsamanıza göre ölenle birlikte aynı zamanda, sizin kendi realitenizi ayakta tutan bir destek, bir avuntu düşmüş olur: illüzyonun karşılıklılığı. Seyahat için yola çıktığında, siz onun karısına şöyle diyordunuz: "Eğer o uzaktan da olsa beni düşünürse, ben onun için hâlâ yaşıyorumdur." Ve bu düşünce sizi destekler, avuturdu. Şimdiyse o bir ölü ve siz artık şöyle demezsiniz: "Ben ona göre artık yaşamıyorum!" Bunun yerine şöyle dersiniz: "O bana göre artık yaşamıyor!" Tabii ki size göre yaşıyor. Yaşayabileceği kadar yaşayacak; yani ona atfettiğiniz gerçeklik oranınca hayatta kalacak. Gerçek su ki siz ona her zaman çok değişken bir realite, tamamen sizin için yapılmış bir realite yüklediniz ve bunu kendi yaşantınızın yanılsaması doğrultusunda; onun kendi yanılsamasından çok az pay alarak veya hiçbir pay almayarak yaptınız. İşte ölülerin neden bana geldiklerinin cevabı. Zavallı bellek emeklileri, tıpkı onlar gibi yararsız olduklarını kabul etsem bile bir beden olarak var olduğum müddetçe tam anlamıyla yanılgıdan kurtulamamış olacağım ve onlar da, göz bağlarından tamamen arındıkları hayatın boş yanılsamaları üzerine, benimle birlikte tatsız bir biçimde kafa yormaya gelirler böyle.
Sayfa 38 - Luigi Pirandello / İtalyancadan Çeviren: Hale Ayiz Pendezzini / BELLEK EMEKLİLERİ /Kitabı okudu
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.