Gönderi

Tuhaf şeyler düşündüm yol boyunca. Düşünecek başka zamanım pek yoktu çünkü. Gözlerinin etrafında v işareti biçiminde siyah çizgileri kafasına doğru çıkan ve sırtına yayılan kızıl kahverengigillerden tekir kedimizi kaybetmiştik. Baş aşağı gidişin başlangıcı, bir im miydi bu bilemedim. Kediler karanlıkta toplanır mı, cinlerle, Allah'ın bu kutlu yaratıklarıyla akrabalığı var mıdır, dedemin anlattığı gibi Tahtacılar Hamamı'nda sabaha karşı birdirbir üçtürüç, yedidiryedi oynarlar mı, oyunlarına çağırdıkları insanoğlu, katılmayı reddederse usunu ele geçirirler mi, bilmiyorum. Ama tekirin, her sabah beşe on kala uyandıran alarmın yanında oturuyor olmasına, sarı, ışıklı gözlerle beni yüreklendirmesine alışmıştım. Gün boyu, içinde kulaç attığım tevekkül ve tahammül deryasının çetin dalgalarına hazırlıyordu sanki beni. Zehra ki, ben onun Esin olan adını değiştirmiş, Zehra yapmıştım, nasıl ki kendi Erol olan adımı değiştirmiş, İbrahim yapmışsam, işte bu İbrahim'in Zehra'sı, günlerce aradığını ve bulamadığını söylemişti tekiri. Ve ben buna inanmış, iman etmiş idim. Ve işte tekir kaybolmuş ve evin kapısının karşısında beni sabahların karanlığında bekleyen köpek çıkmıştı karşıma. Sınanıyordum. Ne ile, henüz bilmiyorum. Sığınmakla yetiniyorum. (Bakın, bunları size olduğu gibi anlatıyorum. Hem içimi, hem dışımı.)
Sayfa 8 - MenfezKitabı okudu
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.