Gönderi

İnsanın yeter ki geçinmeye gönlü olsun. Yeter ki kavi bir niyeti olsun; yaşamaya, yola çıkmaya, yük almaya, dostluğa, yaren olmaya... Buluyor elbet bir çaresini. Zira gönlü olanın, gönüllü olanın devası kendinde saklı. 'Toprak kokusu isteyen yağmuru cebinde taşır' diyor Mevlana İdris, işte öyle. İkna edilen değil gönüllü olalım. Yola düşüren, yolu yürüten, menzile vardıran gönüldür zira. "Gönülden istek olunca ıraklar yakındır. Yolları bitmez gösteren isteksizliktir." diyor Tarık Buğra. Hafız-ı Şirazi bir yol işareti bırakmış gönlü olana; "Asayiş-i dü gîtî tefsir-i în dü harfest; Bâ dostân mürüvvet bâ düşman müdârâ" /İki cihanın rahat ve selâmetini iki kelime tefsir eder; dostlara karşı mürüvvetkârâne hareket etmek, düşmanlara karşı da sulhkârâne muamele etmektir. " Mürüvvet' kelimesini Ömer Nasuhi Bilmen şöyle izah ediyor; "Mürüvvet insanlığa uygun olan şeyi yapmak, güzel görünen şeyleri alıp mezemmeti müstelzim olan hallerden kaçınmak demektir." Son zamanlarda şu tefekkürü talim ediyorum kendime; Her şey geçer, her şey değişir. Mevsimler, mekanlar, zamanlar, kalpler, sevgiler, nefretler, makamlar, şahıslar, doğrular, yanlışlar, kurallar. Geriye sadece hisler ve ameller kalır. Biz insan kalalım. İnsaniyetle hatırlanalım. Geçip gidecek olanlardan ahlâkımızın güzelliği ile selamete erelim. Geçinmeyi, geçebilmeyi, geçip gidebilmeyi, ömür hırkasını gönül ipinden örebilmeyi niyâz edelim Mevlâmızdan. Vesselâm.
··
1 artı 1'leme
·
991 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.