İnce, ürkütücü, tüyler ürpertici ve dokunaklı. Bu yıl okuduğum en iyi kitaplardan biri.
İnsan bu kitapları rahatsız edici bir rüyadan uyandığı gibi, yönelim bozukluğu ve kaygı duygularıyla okuyor. Her ne kadar bu onun okuduğum en gerçekçi 'kabus kitabı' olsa da (yarattığı dünya kelimenin tam anlamıyla bir kabustu ve yakın geçmişte geçmesiyle daha da kötüleşti), o garip rüya benzeri nitelikten tamamen yoksun bir kitap. bu diğer romanların karakteristik özelliği. Bu anlamda diğerlerinden daha az kabus gibi görünüyordu. Bunlarla mücadele ettiyseniz, aynı şekilde mücadele etmeyeceksiniz.
Ayrıca aşkın doğası ve aşkın nasıl uygun bir zamanı olduğu, kaybolabilecek ya da kaçırılabilecek bir zaman olduğu hakkında da büyüleyici ve oldukça acı verici şeyler söylüyor. Sevmiş, kaybetmiş ve özlemiş biri olarak bunu özellikle zorlayıcı buldum. Seks ile aşk ve hastalık arasındaki ilişki belki de insanların çok fazla bulabileceği bir şeydir - bunun çok açık bir şekilde ele alınmasından değil, aşkın bir tezahürü olarak seksin, cinselliğin bir tezahürü olduğunu düşünmekten hoşlandığımıza inanıyorum. iyileştirici ve kurtarıcı güçler. Bunu sorgulayan bir kitap, çok değer verdiğimiz bir şeyi sorguluyor ve bazı okuyucular bunu çok fazla sorabilir.
Bu aynı zamanda ihanetle ilgili bir kitap. En çok sevdiklerimize karşı yaptığımız, ancak yaptıktan sonra anlayamadığımız veya açıklayamadığımız ihanetler, bunlar kitap boyunca sabittir. O, insanlığın durumunun fazlasıyla farkında olan bir yazar. Kitaba adını veren sahne, başkaları tarafından anlaşılmamızın neredeyse imkansız olmasına rağmen, böyle bir anlayışa olan sonsuz arzumuzun harika bir örneğidir.
Her ne kadar en basit düzyazıyla yazılmış olsa da, bu kitabı okumanın hiçbir kolay yanı yok. İnsanın ruhunu damgalayan bir duygu dürüstlüğü var. Bu kitabı çok sevdim ve okumayı bitirdiğimden beri onun hakkında çok düşündüm ve daha çok düşüneceğim. Daha söylemek istediğim çok şey var ama yerim yok. Tamamlamadan önce hepimiz iyi bakıcılar olalım.../
