Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ben Hiçbir Şeyim Çünkü Binlerceyim.
Sizi birinin kameraya kaydettiğini düşünün. Çekim sonrasında hemen gidip nasıl göründüğünüzü görmek istersiniz değil mi? Dışarıdan nasıl göründüğümüzü ne kadar da merak ediyoruz. Bizim kendimizi aynada gördüğümüz gibi olan halimiz başka, diğerlerinin gördüğü gibi olan binlerce halimiz bambaşka. Yaşarken bambaşkayız kendimize bakarken bambaşka. İşte Pirandello kendisini başkalarının gözünden göremediği için çıldırasıya yakınan ve bunun neden böyle olduğunu anlamaya çalışan bir adamın kafasının içinden geçenleri anlatmış bize. Bu adam tam bir manyak, kitap boyunca kendisinin kaç türlü olduğunu bulmaya çalışıyor, düşündükçe düşünüyor. Eşinin gözünden kendisi, başkalarının gözünden kendisi... Derken kendisini onlar gibi dışarıdan göremediğine çok kafasını takıyor. Hiçbir zaman kendimizi ötekilerin bizi gördüğü gibi göremeyeceğiz. İşte bu düşünce delirtiyor ana karakteri. Herkesin kendine ait gerçekliğinin olduğunu, dolayısıyla dünyada milyonlarca gerçekliğin olduğunu çok farkında ve herkesin bu gerçeği yok sayıp hayatına devam ettiğini söylüyor. Mesela sözlerle, diyaloglarla hep kendi gerçekliklerimizi birbirimize aktarmaya çalışıyoruz ama şunun farkına varmıyoruz ki bunu yapmamız aslında tamamen imkansız. Ben bir duygumu aktarıyorum, karşımdakinin beni tamamen anlamayacağını bilmeme rağmen. Ya da sanıyorum ki ne kadar iyi anlatırsam o kadar bilmesini sağlarım. Evet, çok doğru. Çünkü hayat bunu gerektiriyor biraz da. Hayatımızı işlevselleştirecek şeyler içinde yüzüp duruyoruz. Ama ara ara düşünüp "Dur ya, ben ve ötekiler napıyoruz?" demek gerekiyor. Tıpkı Pirandello'nun yaptığı gibi. Ana karakter bu takıntılı düşünceler içinde boğuluyordu. Bir süre sonra başkalarının gözünden binlerce ben'i değil, kendisinin herkes için ve her an değiştiği fikri üzerinde daha çok durmaya başlıyordu. Her an başka bir kişi olduğunu farkına varmak, onun bir benlik hissini yaşamasına engel oluyordu. Herakleitos der ya "Değişmeyen tek şey değişimdir.". İşte bu kitabın ana karakteri de bu fikri hayatına tamamen uydurmaya çalışan biri. Fakat her ne kadar her an değişsek de şunu bir benlik hissimiz olduğuna inanmalıyız, diğer türlü düşeriz. Bir daha kalkamayız. Nitekim bu karakter de sonunda düşkünlerevini boyluyor. Bizim öncelikle şunu unutmamamız gerekiyor. Eğer bir "değişim"den söz ediyorsak bir şeyi bir tutuyor ve onun değişmesinden söz ediyoruz demektir. Diğer türlü değiştiğini değil başka bir nesne olduğunu söylememiz gerekirdi. Önceki halinden tamamen arınmış bir nesne "değişmiş" değil "başka" bir nesne olabilir ancak. Ve bir şeyleri bir tutmamızı sağlayan şey ve dolayısıyla bizi her an biz yapan şey de belleğimiz aslında. Hafızamız olmadan kendimizi bir tutmamız mümkün değil. Ya da bu kitaptaki ana karakterin düşündüğü gibi düşünüp kendimizi bir tutmamaya çalışmanın da hiçbir anlamı olmadığını görüyoruz. Bu durum depresyona ve kaygıya sebep oluyor. Ya da tamamen özgürce dolayısıyla aklımıza nasıl eserse davranabileceğimiz şekilde yaşayabileceğimize inanıyoruz. Çünkü her an başka biriyiz zaten, hiçbir andaki kendimizi bir öncekinden ya da bir sonrakinden mesul tutamıyor olmamız gerekir. Oysa dünya böyle değil, biz de böyle değiliz. Kısacası felsefeyle dolup taşan, ufkumu genişleten muhteşem bir kitaptı. Kesinlikle okunmaya değer.
Biri Hiçbiri Binlercesi
Biri Hiçbiri Binlercesi
Luigi Pirandello
Luigi Pirandello
Biri Hiçbiri Binlercesi
Biri Hiçbiri BinlercesiLuigi Pirandello · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20214,052 okunma
·
1 artı 1'leme
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.