Efendiiiim, İncelemeye kitabın özetiyle başlamak daha mı iyi olur diye düşündüm fakat yoğun bir olay akışı barındırmaması sebebiyle vazgeçtim. Uzun lafın kısası diyerek kitabın konusunu birkaç kelimeyle vereceğim. Alt sınıfa ait olan bir denizcinin şöhret basamaklarını nasıl tırmandığını okuyoruz roman boyunca. Hatta nasıl tırmandığını değil, nasıl tırmanmaya çabaladığını. Şöhrete kavuşmak pek de kolay olmuyor tahmin edersiniz ki. Bu romanı okutan, merak edilmesine sebep olan noktalardan birinin de Jack London'ın hayatından yansımalar barındırması olduğunu da unutmamak gerek. Bu sebeple okurken sık sık kitabın hangi bölümünün yazarın hayatındaki hangi noktayla benzer olduğunu da araştırmak istiyorsunuz. Kitapları okurken çoğunlukla içinde duygularıma, düşüncelerime tercüman olan bölümler ararım. Bu romanda o bakımdan kendimi tatmin olmuş hissetmediğimi itiraf etmeliyim. Beraberinde de Martin'e kızdığım bazı noktalar eklenince bir türlü ısınamadım kitaba. Dünyaca ün kazanmış bir romana da ısınamadım demek hadsizlik değil de nedir pekii ? London mezarından kalksa "Benim gibi bir yazarın eserine ısınamamak, üstüne üstlük eleştirmek senin ne haddine?!" derdi herhalde. Sinirlenme ama Jack'ciğim Martin karakterinin kendine yaptığını bir türlü hazmedemediğimi söylemeye mecburum. Böyle mi sona ermeliydi her şey,? Bunu mu yapmalıydın okuyucularına? Kitabı okumayanlar hangi konudan bahsettiğimi anlamadılar biliyorum. Bahsettiğim konuyu anlamanız için, aynı zamanda da kitabın asıl sorusunu sorabilmek için şunları söyleyeyim o halde: Martin eninde sonunda her şeyin başladığı yere yani denize dönüyor ancak tekrar sığındığı deniz onu eskiden olduğu gibi doyurabilecek mi? Kitabı okurken kalp atışlarınızın pek de değişmeyeceği gerçeğini de kabullenmenizi önererek incelememi sonlandırıyorum. Mutlu okumalar...

Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,4bin okunma

·

47 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.