Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Video: youtu.be/tjdvCrKq490 Tarih ve Ütopya. E. M. Cioran'dan okuduğum 3. kitap. Tarih ve Ütopya, 118 sayfalık güzel bir deneme kitabı. Kitapta; birey, intikam, tarih, toplum, toplum kuralları, ütopya ve yaşam gibi temalarda çok güzel denemeler yer alıyor. Cioran diğer kitaplarında olduğu gibi toplumla olan problemlerini okuru yormadan ancak çeşitli düşüncelere sevk etmek suretiyle bir bir okura aktarıyor. Yer yer akademikleşen kitapta sohbet havasına uzanan yerler de yok değil. Kitaptan bazı alıntılar: Uğraşsız bir insan olduğumu ve bu dünyanın hiç de harika olmadığımı söyleyebilirim (9). Sönmüş bir ateşin, bir dengesizliğin, enerji fazlası değil de noksanlığının sonucu olan hoşgörü, gençlere cazip gelemez (11). Ergenlikten çıkarken, tam tamına fanatiğizdir (12). Paniğimi en çok artıran şey de, artık bir düşmanımın ölümünü temenni etme gücümün olmamasıydı (13). Enerjimin azalması ölçüsünde hoşgörü eğilimim kuvvetleniyordu (13). Bunca bilgelik haddini aşıyor; o kadar ölçüsüz ki bazen cesaretimi kırınıyor değil (15). Halklar, bireylerden de fazla çelişik duygular uyandırırlar bizde; onları severiz, aynı zamanda da nefret ederiz (17). Sizin rejiminize edilebilecek sitemlerin en büyüğü, kurumların ve halkların kendilerini yenileme ilkesi olan ütopyayı mahvetmiş olmasıdır (17). Dünyaya yeni bir sayıklama tazım, aksi takdirde hareketsiz kalıp taşlaşacak (18). Siz, yerine getirilmesi mümkün olmayan vaatlerin hayal kırıklığını yaşıyorsunuz; bizse düpedüz vaat noksanlığının (18). Özgürlüğü belirleyen koşul, tam da onu ortadan kaldıran koşuldur (19). Özgürlükler ancak hasta bir toplumsal bünyede serpilip gelişir (20). Yaşlı uluslar, ne kadar çürümüş olurlarsa olsunlar, ölüme razı olmadıkları takdirde yeni ilahlardan muaf kalamazlar (21). Uzakta bir düşman daima yakında bir düşmana tercih edilir (30). Bölünmeler ve mezhep ayrılıkları, kılık değiştirmiş milliyetçiliklerdir (31). Özgürlük, bir halkın hem cenneti hem tabutudur (34). İflah olmaz bir ütopya meraklısıdır hâlâ; nitekim ütopya, pembe gülünçlüktür; mutluluğu, yani inanılmazı oluşla birleştirme ve bir görüşü kendi başlangıç noktasına, savaşmak istediği kinizme vardıracak kadar iyimserleştirme ve havaileştirme ihtiyacıdır. Eninde sonunda canavarımsı bir peri masalıdır (36). Bir imparatorluk insanileştikçe, mahvına neden olacak çelişkileri gelişir (38). Hırs, kendini ona kaptıran kişiyi potansiyel bir iblis hâline getiren bir uyuşturucudur (44). Bilmek için değil, var olmak için doğmuşuzdur (47). İçsel bir karışıklığın, sınırlı ya da yaygın bir hastalığın, varoluşumuzun kökündeki bir bulanıklığın ürünü olan bilgi, bir varlığın ekonomisini bozar (47). Bütün insanlar az çok haset duyarlar: Siyaset adamları katiyetle öyledir. Kendinin yanında ya da üstünde kimseye tahammül edilememesi ölçüsünde siyaset adamı olunur ancak (48). Zaferin doruğunda işlenen cinayet, esinlediği kutsal korkuyla otoriteyi sağlamlaştırır (49). Cinayet işlemeden hükmetmek belki mümkünse de, adaletsizlik yapmadan hükmetmenin hiçbir durumda mümkün olmadığı kesindir (49). Mükemmel olmak isteyen bir toplum, deli gömleğini moda hâline getirmeli ya da mecburi kılmalıdır. Zira insan ancak kötülük yapmak için yerinden kımıldar (54). Zira insan, kendisi olmanın bunaltısıyla yüz yüze gelmek yerine korku içinde kokuşmayı tercih edebilir (58). UYKUSUZ gecelerimizin büyük bir bölümünü düşmanlarımızı parçalamayı, gözlerini ve bağırsaklarını çıkarmayı, her bir organlarını ayağımızın altına alıp ezmeyi, iyilik olsun diye de onlara iskeletlerinin tasarrufunu bırakmayı düşünerek geçiririz (61). Hiç öç almamak, bağışlama fikrine kendini zincirlemektir; ona dalmak, batmaktır; kendi içindeki nefretin örtbas edilmesi yoluyla murdarlaşmaktır (62). Konuşma, balta girmen1iş ormanın yerini alarak, hemcinslerimize doğrudan zarar vermeden kurtlarını dökme imkânı sağlar hayvansılığımıza (62). Dünyaya çocuk getirme düşkünü, tedavülden kalkmış suratlara sahip iki ayaklılar olan bizler, birbirimiz için bütün çekiciliğimizi yitirmişizdir ve şeklü şemailimiz ancak birkaç bin nüfusu olan yarı ıssız bir yeryüzünde eski itibarını bulabilecektir (64). Bilgi, sevgiyi yıkar (65). Harekete geçmek, mutlağa karşı kusur işlemektir (67). Şeylere tutunmamız ve şu fâni dünyada sevimli bir görüntü vermemiz zaafların sayesinde değil midir (67)? Büyük yetenekler, büyük kusurları dışlamak bir yana, aksine onları çağırır ve kuvvetlendirirler (68). Ne kadar yükseğe çıkarsa çıksın, kişi tabiatının, kökendeki düşkünlüğünün mahkûmu olarak kalır (68). İdeal olan, iyi ayarlanmış bir silinmedir (69). Anonimlikten çıkan, ya da sadece bunun için yırtınan kişi, yaşamından tüm vesveseleri tasfiye ettiğini, bir vicdanı olmuşsa bile onu da alt ettiğini kanıtlamaktadır (69). Düşünmek, hünerli bir biçimde intikam almaktır; alçaklığını kamufle edebilmek ve kötü içgüdülerini perdeleyebilmektir (73). Karakter zayıflığı, gedik veren bir hafızadan ileri gelir çoğu zaman (73). Sevmeyi de nefret etmeyi de hiçbir şekilde beceremeyen, kendi iç çekişmeleri de dahil olmak üzere hiçbir konuda tercihte bulunamayan kişinin hissesine hayret etmek düşer (74). Yalnızca büyük acılar, unutulmaz acılar dünyadan koparırlar; ahlaken en beteri olan diğerleri, vasat acılar dünyaya kul ederler, çünkü ruhun alt kademelerini harekete geçirirler (75). Fizyolojik sefaletin veya içsel bir yıkımın işareti olmayan hiçbir dinamizm de yoktur (76). Hırçınlığı bir kez hisseden asla unutmayacaktır (77). İntikam ihtiyacını bastırmak, zamanı tatil etmeyi istemektir; olayların vuku bulabilme ihtimalini ortadan kaldırmaktır (79). Zira görünümü ne kadar ağırbaşlı ve hafif olursa olsun, melankoli yine de hınçtan gelir (80). Kuşkuculuk, incinmiş ruhların sadizmidir (82). Yakında her şeyin sonu gelecek; ve yeni bir gökyüzü ve yeni bir yeryüzü olacak (84). Ütopya, yokistan anlamına gelir (85). Kendinin ya da başkasının düşmüşlüğünü daha iyi kavramak için kötülükten geçmek, gerekirse de ona dalmak gerekir (88). Ama yaşam kopmadır, sapmadır, maddenin kurallarına aykırılıktır. İnsan da yaşam nazarında ikinci dereceden bir sapmadır; bireyselin, kaprisin zaferidir; uykuda canavarlar tutan olan toplumun doğru yola getirmeyi hedeflediği bölücü hayvandır, saçma sapan hayalettir (89). Ufak ya da büyük, mal sahibi özünde kirlenmiştir, kokuşmuştur (96). Hâlâ temenni ettiğiniz tek şey de, bir aziz veya bir kaçık kadar yoksun olmaktır (96). Kelimenin tam anlamıyla istemek, neyi istediğinden habersiz olmaktır, irade olgusu üzerinde fazla durmayı reddetmektir (106). Genel maksat olarak ütopya, tarih düzeyinde bir evren düşü görmektir (107). Bireyin sonu gelmiştir (110). Tekilliğin, bireyciliğin ve ben sen ayrımının lehinde bir mücadeleler devri başladı (114). Fanatizmin hoyratlığıyla onları sevmiş ya da onlardan nefret etmiş, göz diktikten sonra da hayal kırıklığının maharetiyle anlan elinin tersiyle itmiş olmak gereklidir (117). Bizim düşündüğümüz öncesiz sonrasız şimdiden yeğ olduğu ve ümitlerimizin temeli olan kökensel benliğin boşluğu çağrıştırdığı, sonunda da ona indirgendiği mi söylenecek? Pekâlâ! Ama doluluğu telafi eden bir boşluk, tüm tarihin sahip olduğu gerçeklikten daha fazla gerçeklik içermez mi (117)? Mutlaka okumalısınız.
Tarih ve Ütopya
Tarih ve ÜtopyaEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 2020596 okunma
··
341 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.