"Boyum yirmi altı inç, endamlı ve biçimliyimdir, belki başım biraz büyükçe. Saçlarım, öbür cücelerininki gibi siyah değil, kırmızıya çalıyor, çok sık ve sert, şakaklarım ve alnım biraz açılmıştır. Alnım geniş ama alçaktır. Sakalım yok, ama bunun dışında yüzüm öteki erkeklerin yüzü gibi. Kaşlarım bitişik. Gücüm kuvvetim yamandır, hele kızarsam… Bizi Jehoshaphat ile güreşe tutuşturduklarında yirmi dakika geçti geçmedi, sırtını yere getirdim ve boğdum onu. Ondan beri sarayın tek cücesiyim"
Kendini böyle tarif ediyor cücemiz kitabın antikahramanı , kötülük cücesi ,kin ve nefretin cüce efendisi, hizmetkârların en ketunu en sadığı ,aynı zamanda en haini ama kesinlikle o bir soytarı değil işini yapıyor sadece cüce. gülmekten nefret ediyor. Savaşı seviyor midesi bulanıyor olsa da kan görmek istiyor . Hayatın anlamı nedir mücadele ve savaş olmadan onun için ,sıradan bir hayat neye yarar. Herşeyi kutsayan herşeyi iyi gören herşeyi dine uyduran avamdan nefret ediyor cüce !
Haksız da değil cüce sempatik bile geliyor bu cüce insana ,sürekli bir kurban seçen saraya önce savaş için can atan sonra barış isteyen ahmaklar dan nefret ediyor iyi ve kötünün savaşımı yoksa sadece ahmakların gerçek olan ve anlamadığım tek şey aşk diyor. Cüce..
Harika bir kitap şiddetle tavsiye ederim.