Gönderi

Çeçen Yas Günü
Yaşadığımız çağ dünya toplumlarının sürekli ve çok kapsamlı değişimler yaşadığı bir dönemdir. Çoğunlukla bu değişimler zorunlulukların ürünü olma özelliği gösteriyor. Topluluklardaki bu değişime neden olan olaylar, genelde birbirinden farklı nitelikler de taşımaktadır. Anılan tür değişimlerden, diğer toplumlar gibi, Kuzey Kafkasya'da yaşan1akta olan Çeçenler'de paylarını almaktadırlar. Çeçenlerin toplumsal yapılarındaki değişimler, çok yönlü olmakla kalmayıp değişik alanlarda dışavurumu sağlayacı biçimlerde kendini göstermektedir. Kuşkusuz bu değişimlere temel olma noktasında özellikle yakın tarihimizde yaşanan dramatik olayların büyük bir katkısı olmuştur. Bunların en başında gelen olay, 1944 yılında Stalinizmin suçsuz yere bir milyona yakın Çeçen'i Sibirya'ya sürgün etmesidir. Sürgünün hangi şartlarda ve ne şekilde yapıldığını anlatmaya kimsenin gücü yetmez. Zira bu ve benzer olaylar, tam olarak, ancak o olayı bizzat yaşayan insanlar tarafından kavranabilir. Burada dikkat edilmesi gereken bazı önemli konular vardır ki bunlar, öncelikle, yaşanan .. bu dramatik olayın topluma somut birtakım dirençler vermesi ile sonuçlanmıştır. Önemli gördüğümüz bu noktaların başlıcaları şöyle sıralanabilir: 1. Birincisi ve en önemlisi; bu sürgün, tek tek her bir bireyin ve tün1üylc toplumun kesik olarak bilgisi ve isteği dışında, üstelik haksız olarak ve zorla gerçekleştirilmiş bir olgudur. Tek taraflı ve haksız bir kararla, o günkü koşullarda geçerli olmuş bir devlet despotizmine dayalı olarak, polisiye güç kullanımı suretiyle gerçekleştirilmiştir. 2. İkincisi; Toplumun tek bir bireyi geride bırakılmamacasına, yaşamları boyunca doğup büyüdükleri, istemlerini, ideallerini, tarihlerini yazdıkları kendi ülkelerinden kaldırılarak, tamamının yabancısı oldukları ve o günün şartlarında insanca yaşamanın mümkün olmadığı Sibirya'ya gönderilmiş olmalardır. 3. Üçüncüsü; Sürgünün bir kitle katlian1ına dönüşmesidir ki bunun faturası çok ağır olmuştur. Sürgün boyanca toplam olarak 400.000 insan ölmüştür. 4. Dördüncüsü; Sürgünün 13 yıl gibi uzun bir süre devam etmiş olmasıdır. Bir toplum için sürgünde bu kadar sürenin ne anlama geldiğini belirmeye bile gerek yoktur kanısındayız. 5. Beşincisi; Tekrar. yurtlarına dönme isteklerinin normal, yasal yollardan sağlanamamış olmasıdır. Geriye dönüşün, değişik fiili durumlar yaratılarak ve ölüm-kalım mücadelesi verilerek gerçekleştirilmiş olmasıdır. Sürgün olayının bundan sonraki aşamaları ise her biri başlı başına inceleme konusu olabilecek türdendir. Yaşanmış olan bu sürgüne maruz kalan Çeçenler bu olaydan nasıl etkilenmişlerdir? Tepkileri neler olmuştur? Sosyal boyutlarıyla toplum neler kazanmış, neler kaybetmiştir? Sürgün sonrası tarihten itibaren yani 33 yıldan bu yana Çeçenler neler yapmıştır, bugünkü durumları nedir? Bundan sonrasının nasıl olmasını istiyorlar? Bütün bunlar cevaplanması gereken sorulardandır. Özellikle bilinmesi gereken, bir toplum, sürgün ve benzeri tekyönlü baskıya dayalı cebri hareketlerle cezalandırılmamalıdır. Hele hele devlet terörü olarak nitelenebilecek türden yöntemler toplumlara asla uygulanmamalıdır. Çeçenler sürgün olayını yaşadıktan sonra yeniden doğdular dense yeridir. Nesilden nesle anlatılacak olan bu dramatik olay, toplumu her zaman dinç, dirençli ve enerjik tutabilme zenginliğindedir. Özellikle sözlü edebiyatın güçlü olduğunu da eklersek, sanının düşüncemizdeki haklılık daha bir anlaşılacaktır. Sürgün yediden yetmişe herkesin her an gündemini oluşturacaktır. Olay tüm boyutlarıyla; kimi zaman acılarıyla, kimi zaman bu acıların oluşturduğu direnç ve kararlılıkla günlük yaşamın bir parçası sayılacaktır. Suçsuz yere çekilen eziyetler, verilen canlar hiçbir zaman unutulmayacaktır. Bütün bunları yapanın, belirli bir döneme özgü uygulamaları olsa da, sonuçta devlet olması, işin en üzücü ve acı yanı olarak hatırlanacaktır. Bütün bunlar toplumun tüm bireylerini her an hareket halinde tutacak ve günlük sıkıntıları bir kenara bıraktırdığı gibi uzun vadeli hesaplar ve hedefler çerçevesinde mücadele azmiyle güçlü kılacaktır. Bütün bunları destekleyici örnekleri artık görebilmekteyiz. Sürgün olayının sıcaklığı hala yaşanmaktadır. Sürgün başladığında yaşları genç yaşta olan insanlar bugün için yaşlıdırlar. Bugün orta yaş civarında olan Çeçenlerin tamamı Sibirya'da sürgünde dünyaya gelmişlerdir, Sibirya doğumludurlar. Bu insanlar, yani yaş kuşağı olarak orta yaş grubu hemen her toplum için olduğu gibi, özellikle Çeçenlerde toplumun bel kemiğini oluşturmaktadır. Çeçenler artık sürgün sonrası zor yıllarını atlatmışlar, Sibirya'da doğan insanlarını büyütmüşler, okutmuşlar, onları adeta tüm kültürel ve sosyal fonksiyonlarıyla donatmışlardır. 1957 yılında yeniden kurulmuş olan Çeçen-İnguş Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, öncelikle bir sürgün yaşamış olan insanlar tarafından biçimlendirilmiştir. Sorumluluk bilincinin, tüm bireyleri tarafından duyuluyor olması, insanların hem toplumsal dayanışmalarının artmasını, hem de toplum olarak, atılması gereken her adımın hesabının yapılmasını sağlamıştır.
31 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.