Gönderi

- ÇEÇEN BAĞIMSIZLIĞI ve DUDAYEV
Çeçen Cumhuriyeti Başbakanı Mamodayev Yeraği Türkiye'ye geldiğinde bizi, 15 - 18 Mayıs 1992 günlerinde Grozni'de yapılacak olan Uluslararası Çeçen İnguş Kongresine davet etmişti. Bu kongreye memnuniyetle katılacağımızı bildirdik. 12 Mayıs günü İstanbul'dan kalkan uçağımız bizi Soçi'ye indirdi. Aktarma yoluyla Min Vody'ye ulaştık. Min Vody Havaalanında bizi, daha önceden haberli olan Çeçen hemşerilerimiz karşıladı. Uzun bir kara yolunu kat etmek üzere hareket ettik. Kabardey - Balkar sınırları içinde karşılaştığımız insanlarla bazı sohbetlerimiz oldu. Kendilerine Çeçen- İnguşetya ve Covhar Dudayev'le ilgili sorularımız oldu. Genelde hepsi Dudayev'in başarılı olmasını diliyordu. Hepimizin aynı dine ve aynı tarihe mensup olduğumuzu, Dudayev'in başarısının kendilerine ait başarı olacağını ifade ediyorlardı. En çok da Kafkasya konfederasyonunun gerçekleşmesinden söz ediyorlardı. Güzergahımızda, özellikle Kabardey bir ana ile oğlunun sohbetinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Bu ana oğul 1944 sürgününü yaşamışlardı. Çeçenlerle birlikte Sibirya'da bulunmuşlardı. İstanbul'dan geldiğimizi duyunca Kabardey ana gözyaşlarını tutamadı. Bizi bir gece konuk etmekten memnunluk duyacağını söyledi. Biz 7-8 kişi olmamıza rağmen, bu mütevazi Kabardey ailesinin cömertliği ve ilgisi, anavatan Çeçenya'da Çeçenlere duyulan sevginin de bir uzantısıydı. Ardından, bir Balkar'la konuştuğumuzda, bize doğrudan doğruya söyledi: "Türkiye'deki kardeşlerimize bizden selam söyleyin'" (Şimdi biz de bu Balkar hemşerilerimizin selamını gazetemiz aracılığı ile aktarıyoruz) Gösterilen yakınlıklar bizi ' duygulandırırken Çeçenya'ya girdik. Kaldığımız on beş gün boyunca, gösterilen yakınlık karşısında kendimizi öz evimizde zannettik. 15-18 Mayıs 1992 günlerindeki kongreyi izledik. ben burada kongreden çok Dudayev'le olan görüşmemden söz etmek istiyorum. Çeçen Cumhuriyeti'nde kaldığımız süre içinde, özellikle kongre sırasında Dudayev'in şahsına yapılan ve iç politika ile ilgili muhalefet yapanların en ağır eleştirilerini bile, sabırla dinlediğini gözlemledim. General rütbesinden gelen ve bağımsızlığın ilk günlerinin getirdiği telaş içerisinde dış basında çıkan ve bu ülke insanını tanımamanın önyargısından hareketle edinilen izlenimin doğru olmadığını, Dudayev'in demokrat bir kişiliğe sahip olduğunu izledik. Muhalefetin görüşü şu doğrultuda idi "Tataristan gibi bekleseydik ve demokratik süreç içinde ağır ağır bağımsızlık hareketini sürdürseydik daha iyi olurdu." Eleştiri sahipleri Özerk cumhuriyetlerle Rusya'nın 31 Mart'ta federasyon anlaşmasını Çeçen Cumhuriyeti'nin de imzalamak durumunda kalacağına cevap verememektedir. Bir şeyin yapılması ve yapılmaması konusunda ağır ihmal kast derecesindedir, kuralı hukukta geçerlidir. Bağımsızlığa karşı olmayanlarla bağımsızlık hareketi içinde bulunmaya cesaret edemeyenler, nasıl bir muhalif görüşün kime yarar sağlayacağını düşünmeden hatta hangisini Rusların türettiğini bilmeden söylentilere aldanarak günlük dedikodulara inanmaktadır. Bizim Grozny'e girmeden önce duyduğumuz asılsız haberlerden bazıları şunlardır: Günde üç beş kişinin kim vurduya gittiği (oysa bu bağımsızlık hareketinde dost düşman tek bir kişinin bile burnu kanamamıştır), Terek nehri civarında Rus tanklarının mevzilendiği, Terek ötesi köylerinde hükümete karşı silahlı harekâtın başladığı, Grozni'ye doğru ileri harekata geçeceği, hükümetteki bazı bakanların görevlerini kötüye kullandıkları, bazı işletmelerin haksız olarak devredildiği... (Böyle asılsız haberler, her ülkede duyulur). Ancak bazı arkadaşlarımızın konuk oldukları kimselere göre, farklı düşünceleri de olmuştu. Bunları da tartıştık. Farklı görüşlerde olmamıza rağmen genelde halkın Dudayev'e olumsuz bir diyeceği olmadığı ve hükümetin bazı uygulamalarının hatalı olduğu ve bunların eleştirildiği ortak kanaatine vardık. Kuzey komşumuzdaki rejim değişikliği ile bağımsızlık hareketinin aynı anda oluşu ve Sovyetlerden ayrılan ülkelerin yaşadığı ekonomik sıkıntıyı Çeçenya'da da gözlemledik. Gelir dağılımındaki farklar devam etmekte, parası olanın oldukça zengin olduğunu, evleri ve işyerlerinin bulunduğunu gördük. Bunların içinde Moskova'yla olan iyi ilişkilerin bozulmaması gerektiğini söylentileri dinledik. Komünist rejimin etkisinde yetişmiş, kendi öz kültüründen kopmuş, ancak yeni yeni kimliğini bulmuş, hatta bulmaya çalışan insanlarla da konuştuk. Çeçenya dışında olup bürokrat ve teknokrat olarak Moskova ile ilişkilerini devam ettirenler, görev yapanlar, Çeçenya bağımsızlığına ihtiyatla yaklaşmaktalar. İçlerinde samimi olanların ise Dudayev'le ilgili konuşmalar olduğunda gözlerinin parladığına da tanık olduk. Bir de, bağımsızlığın ilan edilmesinde önemli rolü bulunan Moskova'daki Çeçen yeraltı gücünün bulunduğu rivayet edilmektedir ki bu güç hiçbir otorite tanımamaktadır. 1944 sürgünden sonra örgütlenen bu gücün etkinliği de rivayetler arasındadır. Bütün bunları okurlarımıza aktardıktan sonra Dudayev'le makamında görüştüğümü ve konuştuklarımızı da yazmak istiyorum. Elbet bu daha sağlıklı bir yoruma neden olacaktır. Zira Çeçen bağımsızlığının en yetkili ağzı bizi doğru yolda düşündürecektir. Ethem Baykal - Sayın Cevher Dudayev, biz buraya Cumhuriyetimizin Başbakanı Sayın Mamodayev Yeragi'nin daveti üzerine geldik. Bizi makamınızda kabul buyurdunuz. Bu vesileyle size teşekkür ederiz. Ankara ve İstanbul'da yetişmiş pek çok aydınınız ve iş adamınız var. Bunlar Çeçenya'daki olayları ve önderliğinizdeki genç Cumhuriyeti benimseyip desteklemektedirler. Nasıl yardım edeceklerini sorarlar, siz ne dersiniz? Cevher Dudayev - Biz sizin orada huzur ve mutluluk içerisinde yaşamanızı diliyoruz. Elbet bizim de gönlümüz sizlerledir. Sizlerden buradakilerle de yakın ve kardeşlik duyguları içinde olmanızı bekliyoruz. Ethem Baykal - Dostluk, kardeşlik ve tanımıyla ilgili ne gibi gelişmelerden söz edilebilir? Cevher Dudayev - Muhtelif ülkelerde bizi sevenler var. Tanınmak hususunda kimseye yalvaracak değiliz, bunu yalvarmak yoluyla da kazanamayız. Halkımız gururludur. Kendisine kardeş gerekiyorsa, komşu gerekiyorsa, rızık gerekiyorsa kardeş bulunur, komşu bulunur, rızık bulunur. Bizim hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Ekinimiz var, gelirimiz var, imkanlarımız var. Biz devlet oluşumuzu ilan ettik, biz devletiz, ayrılmak isteyenler ayrılır, kalmak isteyenlerle yaşarız. Aslında biz herkesle dost olmak istiyoruz. Böyle olmak isteyenlerle dost oluruz, kısaca dost olmak isteyenlerle dostluğun ne olduğunu, düşman olmak isteyenlere de düşmanlık nasıl olurmuş göstereceğiz. Ethem Baykal - BDT ile (Bağımsız Devletler Topluluğu), İslam ülkeleriyle ve özellikle de Türkiye'yle olan ilişkiler nasıl? Cevher Dudayev - Aramızda henüz diplomatik bir ilişki yok. Ama dostane ilişkilerden de uzak sayılmayız. Özellikle BDT'den olan Rusya bizim ağabeyimiz değildir, biz de onun küçük kardeşi değiliz. Böyle kardeşlik de olmaz. O bir devlet.. Biz de bir devletiz. Hak hukuk içerisinde ilişkilere gireriz. Ağabey kisvesi altında artık onların azarlanmaya yer yoktur. Doğrusu şimdiye kadar da böyle olmalıydı. Bundan sonra asla Ruslar Çeçenya'ya hükmedemeyeceklerdir. O kendisi başlı başına. biz kendimiz başlı başına egemen, bağımsız, özgür birer devletiz. Onların kendi devlet işleri, bizim kendi devlet işlerimiz vardır. Politik ve ekonomik açıdan ilişki kurmak isterlerse reddetmeyiz, o kadar. Hudutların korunması gerekirse birlikte koruruz, zorluk gelirse birlikte göğüsleriz ama asla yakamızı ellerine teslim etmeyeceğiz. Biz egemen bir devletiz ve kendilerini ülkemize de sokmayacağız. Ethem Baykal - Peki bir ambargo söz konusu olursa? Cevher Dudayev -Şunu asla unutmayınız; Bizim göbek bağımız Ruslarla kesilmemiştir. Bizim onların hiçbir şeyine ihtiyacımız yok. Sibirya buzullarında yaşamasını bilen Çeçenler, bereketli vatanlarında hiç mi hiç aç ölmezler! Yukarıda da söyledim. Dünyada dost olmak isteyen, karşılıklı çıkarlarla ilişkide bulunan ülkeler bulunur vardır. Ethem Baykal - Rusya Federasyonu sizin yasa dışı seçimlerle başa geldiğinizi söylüyor. Cevher Dudayev - Rusların yasaları kendilerine aittir. Beni benim halkım seçti. Ben benim halkımdan sorumluyum, kendi halkıma tabiyim. Halkımın ötesinde başkalarının ne dediği de kendine aittir. Ethem Baykal - Dünyanın reddettiği Erich Honecker ile Gürcistan'ın devrik Cumhurbaşkanı Zviad Gamsahurdia'yı kabul edişinizi nasıl açıklayacaksınız? Cevher Dudayev - Ruslar, kendi adetlerine göre Almanya'yı ikiye böldüler. Erich Honocker'i Doğu Almanya'nın başına getirdiler. Doğu ile Batı Almanya birleşince ikisi de Honocker'i kabul etmedi. Kendi suçlarını o yaşlı adama yüklediler. Kendi politik oyunları ile o yaşlı adamı top gibi oynatmaya başladılar. Bu yaşlı adam bu işleri kendi ihtiyatı ile yapmış değildir. Kaderin oyuncağı haline gelen insanla Rusların oynamaya hakkı yoktur. O da Allah'ın yarattığı bir kuldur. Bu mazlum insana bunun için yarattığı bir kuldur. Bu mazlum insana bunun için yardım etmek istedik. O iki devletin el vermesiyle başa getirildi. Bu ikisi de güçlü devlet olması münasebeti ile, yaşlı ve çaresiz insanı dışlamak kendilerine yakışmazdı. Gamsahurdia'ya gelince, son derece dürüst ve demokrat bir insandı. Halkının ezici çoğunluğu ile başa geçirdiği bir Cumhurbaşkanını zulüm yoluyla devirmek hoş karşılanamaz. (Ama dünyanın tavrı kaybedene tokat atmak oluyor). Çeçen adetinde kendisine sığınanı dışlamak yoktur. Ülkesinde zalimlere bu fırsat neden veriliyor, diyenler çoktu. Kaçmak zorunda kalınca sığınacak yer aradı. Herkes dışladı. Mazlum insan bize müracaat etti. Memnuniyetle kabul ettik. Tarihimizin derinliklerinden beri, mazlumu zalimlerin önünde reddetmek, şanımızda yoktur ve şanımıza da yakışmaz. Ethem Baykal - Biz bir haftadır buradayız. Sizinle görüşmeden önce halktan duyduklarımız iç açıcı değildi. Genel şikayet yokluk. Moskova'da yokluk var! Moskova yanlısı bürokratlar, muhalifler, kalaşnikoflu siviller var. Kongre'de de epeyce eleştirildiniz. Güç de gerekir, adalet de gerekir. Bu konularda neler söyleyeceksiniz? Cevher Dudayev - Tespitleriniz güzel, güzel de altı aydır bu ülkede tek bir kurşun sıkılmış, damla kan alınış değildir, kaderimizi tayin hakkının tek bir kurşun sıkılmadan kazanılmış olduğuna hiç dikkat edilmiyor mu? Bunu bütün dünyaya duyurduk, gösterdik. Ruslar bunun bu şekilde olmasını elbette istemiyorlardı. Bir Çeçen'in kanı diğerleri tarafından akıtılınca iç savaşın çıkacağını ümit etmişlerdi. Ama umut ettikleri olmadı. Ekonomimizi çökertmek, hayat seviyemizi altüst etmek, bizi birbirimize düşürmek istediler, gene de başarılı olamadılar. Binlerce yıldan ve Ruslarla ilk yapılan barış zamanından beri yiğitlerimiz şu dört hakkı kazanmışlardır : Silah taşıma hakkı, Müslüman olarak yaşama hakkı, Rus askeri olmama hakkı, vergi vermeme hakkı. Yiğitlerimiz Ruslara da başka devletlere de bu haklarını testim etmemişlerdir. Şu anda hür, egemen ülkemizde daha değişik ve daha çok silahlar yapılıyor. On beş türdeki bu silahlar Rus silahlarından daha mükemmeldir. Gençler silah sıkıyor, deniliyor. Doğrudur, şenliklerde, düğünlerde, can sıkıntısını giderme sırasında silahlar sıkılır. Sıkılmazsa halkımız çökertilmiş olur. Ama bu silah sıkmaların hiç kimseye zarar verdiği görülmüş müdür? Bu gelenek bozulursa biz de yok oluruz. Ethem Baykal - Basından edindiğimiz bilgilere göre Çeçenya dışındaki Çeçenlere vatandaşlık hakkı ile pasaport verilecekmiş, aslı var mıdır? Cevher Dudayev - Doğrudur. bu konuda uluslararası Çeçen İnguş Kongresi'nde de bahsettim. Çeçenya dışında bulunup da dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ülkenin vatandaşı olarak yaşarsa yaşasın kendisine Çeçen vatandaşlık hakkı ve pasaportu verilecektir. Bizim doğal vatandaşımız olacaktır. Nerede isterse orada yaşar. ne kadar isterse o kadar kalu, ne zaman anavatana dönmek isterse döner. Haklan ve hukukları tarafımızdan korunacaktır. Ethem Baykal - Doğal zenginliğiniz konusunda ne söylerdiniz? Cevher Dudayev - Doğal zenginliğimiz vardır. Gelişmeye ve kalkınmaya aday bir ülkeyiz. Kim isterse gelsin, baksın, görsün, incelesin bu kanaate varacaktır. Kendi ülkemizde biz kendimize yeterliyiz. Dağlarımızda petrol, altın, elmas, gümüş ve uranyum madenleri vardır. Gariptir ki Ruslar bunu bildikleri halde uzun yıllar gizlediler. Kimden? Asıl sahipleri olan bizlerden. Hatta pek çoğunu kaçırdılar. Bu arada biz de geri kalmış ülke sayıldık. Hayır, Ruslar artık bu ülkeye giremeyecek, kendimizi sömürtmeyeceğiz. Ama eşit koşullarda ticaret yaparız. Ethem Baykal - Sayın Dudayev son olarak ne demek istersiniz? Cevher Dudayev - Biz egemen, bağımsız, demokrat, gelişmeye aday genç bir cumhuriyetiz. Her ülke ile karşılıklı çıkarlar korunmak üzere ilişki kurmak isteriz. Dahası, "Bizimle dost olan en iyi dostunu bulur, düşman olmak isteyen de düşmanlığın ne demek olduğunu öğrenir gider." Ethem Baykal - Teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanı. ETHEM BAYKAL ARGUN GAZETESİ Sayı 12-13 Haziran 1992
·
116 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.