Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Neden Yazdım? Bu suali kendime tekrar tekrar sorarak cevap aradım. Hakkında bunca kitap ve makale yazılmış Mehmed Akif'i yazmağa teşebbüs ederek acaba lüzumsuz bir işe mi kalkışıyordum? Aylarca düşündüm ve nihayet besme­leyi çekerek yazmaya başladım. Mehmed Akif'i gerçek yüzüyle çok yeni sayılabilecek bir tarihte tanımıştım. Bir cumhuriyet nesli olarak onun hak­kında, yazıp miletine hediye ettiği İstiklal Marşı'ndan başka bir şey bilmi­yordum. Akif, geleceğin kendine layık gördüğü akıbeti sezmiş gibi söyledi­ği "Sessiz yaşadım kim beni nerden bilecektir!" mısraındaki manaya eş, karşım­da uzun seneler bir bilinmeyen olarak durmuştu. Hiç ortalarda yani gün­demde değildi. Pek çok kıymetli şairin, bizim ülkemize has bir tutumla hissesine düşen nisyan perdesinden o daha fazla nasibini alarak unutu­lanlar kafilesine katılıvermişti. Çocuklarımızın ve gençlerimizin her vesile ile okuduğu bu muhteşem marşın yazarı nasıl bir insandı? Onu tanıyan, onunla beraber yaşamış olan birkaç kişinin yazdıkları ise sahafların tozlu raflarında duran görünmezliği seçmiş kitapların arasındaydı. Dostu, arkadaşı Eşref Edib'in Mehmed Akif'i, damadı Ömer Rıza Doğrul'un, ölümünün arkasından dost, düşman pek çok kişinin yazdıkları da eski gazetelerin ve mecmuaların saklandığı kütüphanelerin tenha salonlarında alıcı bekliyordu. Televizyonlarının, bil­gisayarlarının başında eğlence arayan, mantar gibi fışkırmış kafelerin birin­den birine koşan, moda hâline getirilmiş birkaç yazar ve şair isminden başkasını tanımayan, paranın büyük gücüyle satışını reklama yahut etrafın­da koparılan skandal patırtılarına borçlu olan "bestseller" denilen kitaplar­dan başkasına bakmayan bir gençlik Akif'i nasıl tanıyabilirdi? Ben bile şu yaşımda geç kalmışlar kafilesine mensup biri olarak günah çıkarırken o gençliği suçlayabilir miydim? Bir büyük seciye, bir örnek Müslüman olan Akif'in hayatını benim için meçhul olmaktan kurtaran, Alah rahmetine gark etsin, Mithat Cemal Kuntay'ın 1939 tarihinde yazdığı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınla­rından 1986'da tekrar çıkan, güzel Türkçemizin şaha kalktığı, Mehmed Akif'in karakterini en ince ayrıntılarına kadar okuyucunun önüne koyan "Mehmet Akif'' kitabı oldu. Kütüphanemizin raflarında reklamsız ve sessiz sedasız duran o kitap... İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Onun peşinden Emin Erişirgil'in İslamcı Bir Şairin Romanı adını taşıyan kitabı ve aziz dost Kemaleddin No­mer Bey'in kıymetli kütüphanesinden çıkararak bana emanet ettiği, Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad mecmualarının kurucusu olan Eşref Edib'in Mehmet Akif ve Mehmed Akif Hayatı, Eserleri ve 70 Muharririn Yazıları adını taşıyan kitapları... Bu üç kıymetli kişinin yazdıkları Akif'le yaşadıkla­rıydı. Kendisinden şiirlerinde bile bahsetmeyen Akif'in hayatını onlar ba­na mâlum hâle getirdiler. Doğrusunu söylemek lazımsa ben, o hayatı bilmek ve öğrenmek için yazmak istemiştim. Okurken ve yazarken bazen gözyaşlarımı tutamadım. Bazen de Akif'in o temiz pırıl pırıl, düşmanlarının bile inkar edemediği berraklıktaki hayatının içine girince, zamanımızı istila eden kirlerden ve paslardan temizlendiğimi hissetim. Zaman zaman o çok çileli hayatın hüz­nünü rûhumda olanca ağırlığıyla hissederek yazmaya ara vermek ihtiyacını da duydum. Bu Akif'le çıkmaya cesaret ettiğim zor ve çok hüzünlü bir yolculuk oldu. Benimle beraber bu yolculuğa çıkmayı gençler de göze alırsa, neden yazdım sualinin cevabını herhalde vermiş olacağım. Evet ben bu yolculuğa ilerlemiş şu yaşımda sadece gençler için çıktım. Sık sık seslendirdikleri o muhteşem marşı milletine hediye eden Akif'in, çok na­dir yetişen bir kahramanın destansı hayatını tanısınlar diye. Mehmed Akif'in dostu Eşref Edib Bey de yazarı olduğu Mehmet Akif kitabını şu güzel satırlarla gençliğe ithaf etmişti: "Bu eseri gençliğe, yüksek tahsil gençliğine ithaf ediyorum. O gençliğe ki bir öksüz gibi musalla taşında yatan büyük şairi kucakladılar, çıplak tahta tabutu al bayraklarla sararak başlarında taşıdılar. Sırf fazilet sevgisiyle, sırf temiz fıtratlarının ilcâsıyla bu asaleti gösteren genç­lik için Akif bir fazilet sembolü oldu. Onun şiirleri gibi hayatını da gelecek nesiller birer fazilet destanı olarak olacaklardır." Başta Mithat Cemal ve Eşref Edib olmak üzere Akif için kalem ve nefes tüketenlerin hepsine rahmet diliyor ve çok dua ediyorum. Ben fakire de bir dua yeter... 17 Temmuz 2008 Moda
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.