Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kuran'ın Resmi Şeklini Alması
Kuran ilk kez Hazreti Ebu Bekir tarafından mushaf haline getirilmiştir, diye bilinmektedir. Ama şüphe edilmemeli ki, daha Hazreti Peygamber zamanında, belki bugün elimizde olduğu gibi tam değilse de, onun bazı bölümleri mushaf halinde uzak bölgelerde elden ele dolaşmaktaydı. Bunun bir kanıtını bize, ana kaynaklardan biri olan Taberi vermektedir (Bkz. Kadir Z. Ogan çevirisi, c. il, s. 872, I. baskı). Kuran, Hazreti Muhammed zamanında belleği kuvvetli kişilerce ezberlenmişti. Hazreti Ebu Bekir'in çabalarıyla mushaf haline getirilmiş olan Kuran Peygamber tarafından ezberletilen, düzenlenen Kuran'ın aynıydı. Bu nüsha, Hazreti Ebu Bekir'in hayatı boyunca kendi yanında kalmış, ölümü üzerine Hazreti Ömer'e geçmişti. Ömer'den sonra bu nüsha Ömer'in kızı Hafsa'ya emanet bırakılmış, böylece Hazreti Osman zamanına kadar ulaşmıştı. Hazreti Osman zamanına gelinceye kadar gerektikçe bu nüshadan kopyalar çıkarılmış olması muhtemeldir. Hazreti Osman önem verdiği bazı olaylardan dolayı Kuranı Kerimi kopya ettirip kontrol ettirdikten sonra her yana göndertmiş, özel olarak yazılmış nüshaların ortadan kaldırılmasını (yakılmasını) emretmiştir. Halife Osman'a bu fikri verenin Huzeyfe bin Yeman olduğu Enes bin Malik tarafından rivayet edilmiştir. Güya H. 25'te (M. 645-646) Kufeli askerler Azerbaycan'a sefere çıktıkları sırada Huzeyfe de yardımcı kuvvetlerin başında bunlarla birlikte bulunmaktaydı. Şam'dan gelen ordularla Irak birlikleri birleştikleri zaman bu her iki taraf Kuran'ı kendine göre okumaya ve karşı tarafın okuyuşunun doğru olmadığını iddiaya koyuldular. Huzeyfe işte bu anlaşmazlığın İslamiyet için ileride bir tehlike yaratacağından korkup İslam ümmetini hep aynı şekilde Kuran okumaya yöneltecek bir çare aradı. Hazreti Osman'a durumu söyledi, Hazreti Osman, Hazreti Ali başta olmak üzere ashabın (Peygamber'in arkadaşları) büyüklerini davet ederek, onların düşüncelerini öğrendi, sonra Hazreti Ömer'in kızı, Peygamber'in dul eşi Hafsa'ya haber gönderip yanındaki Kuran nüshasını emanet olarak kendisine yollamasını rica etti ve Zeyd bin Sabit, Abdullah bin Zübeyr, Said ibnü'l-As, Abdurrahman bin Haris, Haris bin Hişam gibi ashabın en ünlü kişilerinden kurduğu bir komisyonu Kuran'ın dikkatli ve emin bir şekilde kopya edilmesine memur etti; fakat Medineli olan Zeyd ile bir anlaşmazlığa düşerlerse Kuran'ı Kureyş lehçesine sadık kalarak kopya etmelerini emretti. Verilen emre uyularak Kuran Kureyş Arapçası ile yazıldı. Bununla birlikte Kuran'ı okuyan yabancıların bazı kelimeleri Kureyş Arapçası ile telaffuz edememeleri karşısında Hazreti Muhammed'in bunlara hoşgörüyle muamele ettiği söylenir. Söz konusu ettiğimiz bu lehçe farkı Kuran'ın manasında hiçbir değişikliğe meydan vermemekle beraber fonetik yönden ayrılığa neden olmaktaydı. Bir iki örnekle açıklamak gerekirse: Kureyş lehçesinde "hatta" dendiği halde, Huzeyl Arapları bunu "atta" diye okur ve söylerler: Kureyşliler "t"nin fethiyle "ta'lemun" dedikleri halde, Esedli Araplar "t'nin kesri ile "ti'lemun" okurlardı. Birinin "asin" okuduğunu öteki "yasin" okurdu. Hazreti Peygamber'in bu hoşgörüsünün amacı, Müslümanlara kolaylık temin etmekti; çünkü türlü Arap kabileleri Kuran okumakta ve namaz kılmaktaydılar. Bunu zorlaştırmak İslam dininin yararına değil zararına olurdu. Bir söylentiye göre Kuran'ı kopya edenlerin sayısı ona kadar yükselir. Ubey bin Ka'b, Enes bin Malik, Abdullah bin Abbas bunların arasındadır. Ebu Bekir zamanında olsun, Ömer zamanında olsun Zeyd bu mutlu işe daima yardıma olmuştur. Hazreti Osman ihtilaflı olan nüshaları toplatıp yaktırmak hususundaki isteğini belirttiği zaman muhalefetle karşılaşmamıştır. Bugün en derin saygıyla muhafaza ettiğimiz ve okuduğumuz Kuran, Hazreti Osman'ın hazırlattığı Kuran'dır. İslam'ın en büyük hasımları da bunu kabul etmektedirler. Böylece Kuran'ın tam ve mükemmel doğruluk derecesi meydana çıkmış oluyor. Kuran'ın nüshalarınındoğruluğu ve değişikliğe uğratılmamış olduğu hususunda en titiz oryantalistlerden Nöldeke bile Encyclopaedia Britannica'da Muhamedilik hakkında yazdığı maddede bu yoldaki olumlu savunmalarını esirgememiştir. Yine Nöldeke bugün elimizde bulunan Halife Osman nüshalarının Ubey bin Ka'b ile İbni Mesud nüshalannınaynı olduğu inancındadır. Bu iki sahabenin nüshaları ise Zeyd'in nüshasından kopya edilmiş olmalıdır. Ancak İbni Mesud kendi nüshasında Fatiha ile Muavvazateyn'i bulundurmamakta, Ubey ise Kuran'a Hazreti Muhammed tarafından söylenilen fakat ayet olmayan iki dua eklemektedir. Bunlardan biri Müslümanların vitir namazlarında okudukları Kunut duası, öteki "Allahumme ihdena femen hediyet" kelimeleriyle başlayan dualardır. Bunların Kuran'la bir alakası yoktur. Hazreti Muhammed bu duaları ashabına öğrettiğinden, o günden sonra sadece dua olarak okunması adet halinde devam edegelmiştir.
Sayfa 28 - Kırmızı Kedi Yayınları, 2. Baskı: 2018Kitabı okudu
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.