Baştaki kararsızlığı uçup gitmişti Paris'in. Tanrıçaları artık daha iyi tanıyor; yalnız yüzlerinin, vücutlarının güzelliğini değil, duygularının, düşüncelerinin güzelliğini de; tutumlarının, davranışlarının güzelliğini de; bakışlarının, sözlerinin güzelliğini de biliyordu. İda dağı'nın genç ve yakışıklı çobanı, kafasında bin bir hesap yapan, bin bir plan yapan Zeus'un tersine, seçimini, düşüncesini açıklamaktan çekinmedi. Kararlı onurlu bir biçimde elindeki elmayı Aphrodite'ye uzattı.
"Elma senin hakkın Tanrıça'm," dedi Paris. "En güzel sensin. Duygularınla, düşüncelerinle, davranışlarınla da en güzel sensin."