Gönderi

Makul yalanlar ve riskli doğrular
"Susmanın suça iştirak olduğunu bilecek kadar aklım başında" demişti İsmet Özel. Susmanın dilsiz şeytanlığı kadar doğruyu söyleme biçimlerinin de sinsiliği var. Görünürdeki dinamiklerle makul gözükmeyecek, söylemesi inandırıcılık açısından "riskli bir doğruyu mu yoksa dürüstlüğünüze herkesi ikna edecek zararsız ve "makul bir yalanı mı seçerdiniz? Yoksa konuya, ortama ve kişiye bağlı olarak durumu geçiştirir yahut susar mıydınız? Dürüst olmak ve dürüst görünmek kaygısı ikileminde, içimizdeki sahiciliğin cesaretini ölçen bir soru bu. Bazen tüm işaretler bir şeyi gösteriyordur ama doğrusu o değildir ve doğruyu söylemenin inanılmamak gibi riski vardır. Çünkü bazen yalancı görünmekten öyle korkarız ki dürüstlüğü ve yaşamın içindeki sahiciliğe varmayı ıskalarız. "Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, incinirsin" demişti Özdemir Asaf. Yalan incitmiyor artık. Dünyanın en saçma, en aptal, en şahsiyetsiz yalanı da olsa. Çoğu insan ona fayda sağlayan yalanın en sessiz en sadık müşterisi oluyor. Ve o yalana yeni şık isimler icat ediyor. Dürüstlük, bir cesaret biçimi ve yalan bir korkaklık biçimi. Yalan söylemek, en az bir şeyden korkmak demektir. Ve dürüst davranmak; hiçbir şeyden korkmuyorum demektir. Hakikati örtecek kadar bir şeyden, birinden neden korkar ki insan? Bunlarla beraber sahte, faydalıdır bazen. Bir şeyin sahtesini deneyimledikten sonra, sahicisini daha iyi tanır insan. Sahteyi tanıyalım, sahtenin bütün yüzlerini tanıyalım ki gerçeğin ve hakiki gündemin hakkını verelim.
Zeynep Merdan/ Ah yalan dünya
·
48 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.