Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İNFJ kişilik türleri ve Nörolojik bulgular
İNFJ kişilik türleri herşeyi nedensellikleriyle anlarlar, bu bir anlamda gerçek bir buhrandır. Herşeyin farkında olmamın verdiği onulmaz bir yalnızlıktır, anlatılması gerçekten zor. Bu yüzden sanata yönelirler. Şiirler türküler yazarlık vs.. Vicdan ve merhametin, akıl ve zekâ ile olan saadeti denilebilir. Narsizmle tamamen zıtlık içerir ve hazin kaderdir ki, narsistlerin de en sessiz sedasız kurbanlarıdır. Hiç durmadan devinen bir iç dünyaları vardır. Zihinleri sürekli olarak birşeyler düşünür. Sevdikleri insanlarla bile birlikte vakit geçiriyorken sorunları varsa çevreye adapte olamazlar. Zararsız aksine kendisine yardımcı olmak isteyen az sayıdaki arkadaşlarıyla birlikteyken bile buhranlarından dolayı kolay kolay mutlu olamazlar. Aklında sevdiği varsa, endişeleri varsa, sosyallik bir yana, ailesinde bile içe kapanıktır. Yaşıyormuş ve herşey yolundaymış gibi yapar ki üzerine fazla düşülmesin.. Sessizlik daima huzur verir. Herşeye parantez açmayayım sevdiğinin öfkeli ve dinmeyen sesi bile hariç.. Sevdiğine dair herşey rahmet ve şifa gibi gelir. Anladığınız gibi sabır değildir bu. Yani sevdiğinin hiçbir idare edilmesi gereken yanını idare edilmesi veya sabredilmesi gereken bir şey olarak görmez. Aksine sevdiğini mutlu edince hayat bulur, mutlu olur. Sorunu problemi varsa yardımcı olamıyorsa, ciddi anlamda bir huzursuzluk duyar. Endişe bozuklukları bile kendisine dair değildir. Sevdiklerine karşıdır. Kendisi ateşin içerisinde olsa, sevdiklerinin güvenliğinden emin olmak ister. İnsanın özü diye boşuna denilmez. Bencil olması tavsiye edilen tek kişilik türüdür. Diyorum ya endişe bozukluklarının temelinde bile kendisine dair bir endişe yoktur, sevdiklerinin durumlarına dair endişe duyarlar. Güvende ve huzur içerisinde olmalarını isterler.. Gerçekten kendisi için endişe etmesi için sevdiklerinin güvende ve huzurlu olması şarttır. Bu duyguyu depremde ağır travmalarla yaşadım. Bir tek meleğim kalmıştı mahsun. Güvende olsan bile uyuyamıyorsun. Uyusan da dinlenemiyorsun. Esasında güvendesin ama sevdiğin değil. Üstelik depremde kaçmamışsın bile. Yani böyle bir teslimiyet var iman ve sadakat noktasında. Bu bina yıkılırsa zaten sevdiklerinin binası da yıkılmış olacak hesabı yapıldığı için kaçmıyorsun, aslında göz göre göre intihar etmiyorsun, yıkılma anında kendini muhafaza edeceksin sonuna kadar ama aslında enkaz altında kalacak olan aklın ve yüreğin değil, aklındakiler ve yüreğindekiler. Meleğim deprem gecesinde bir geziden gelmişti. Dünya hayatına gençlik cehaletiyle meyil ediyordu ama anlatamazdım, Allah, anlattı aynı gece.. Bu kötü düşünmek anlamında değil. Dünyaya meyil etmek anlamında.. Bana döndürüleceksiniz muştusunu meleğime.. Ey nefsim meftun olduğun zevkleri hiçe indirirler.. Tabi sözün sahibi de bir müşrik.. Gel de anlat; Allah'ın biz tüm insanlar anlasın diye Kuran'ı Kerim'i apaçık bir şekilde indirdik demesine rağmen, Allah'ın Hz. Peygamberimiz (S.A.V.) bile Kuran'ı Kerim'i anlatamadığını söyleyen kâfirlere.. Allah, gerçekten çok sever beni. Her daim böyle olmuştur. Saniyeler içerisinde çaresiz bırakır, emekletir öylece insanı. Mühim olan unutmamaktır. Allah'ı unutan, ölümü unutan nankör olur, isyan eder. Mesela deprem anı için söyleyeyim ruh halimi.. Tövbekârdım da elhamdülillah.. Aklen hesaplıyorsun hep sonrasını. Bu bina yıkıldığı vakit sevdiklerinin yaşadığı bina da yıkılmış olacak. Onları kaybederek yaşamak daha zor ölümden. Aynı yaşamsal durumlar güzel bir yemek yemek imkanı varken bile acaba evdekiler yedi mi? Daha doğrusu bu kadar hoşlarına gidecek bir yemek yedi mi diye düşünerek en sonunda o pahalı yemekten vazgeçiyorsun. Ve hiçbir zamanda ölmüyorsun pahalı yemek yemediğin için aksine Allah'a biat ettiğin için daha sağlıklı bir bedene sahip oluyorsun. İnançları temelsiz ve asılsız değildir İNFJ'lerin.. Sorgulamak bir yana, her türlü düşünce ve mantık analizinden geçer. Geçmiyorsa inanmaz İNFJ'ler. İnanıyorsa da, inandığı gerçektir. Aksinin bilimsel düşünsel bir ispatı yoktur. İnançlarıyla ve duygusal bağlarıyla yaşarlar. İstismarların %99 u inanç ve duygusal bağlılıklarından dolayı yaşarlar. Meselâ eli ayağı tutan bir dilenciye para verirken göremezsiniz İNFJ'yi. Çalışmasını öğütler ve meşrebince ayıplayarak teşvik eder. Kedi beslemek sünnet değildir. Hurma yemek veyahut deve sidiğinde yaralarına çare aramak. Hurmayı kâfirler daha çok tükeniyordu. Kediyi de daha çok besliyorlardı kâfirler.. Devenin sidiğinden de daha çok medet umuyorlardı.. (Sünnetin tanımını yapacağız inşallah ilerleyen dönenler de nasipse) Meselâ evliyken eve geldiğimde ayrı bir oda talebim bile olmuştu. Bu durum dış dünyadaki insanların hislerini niyetlerini algılamaktan zihninsel yoğunluktan ve narsist istismardan kaynaklıydı. Çalışmak mı? Robot olsa yorulurdu belki ama İNFJ bir insanın yapabileceğinin en üst seviyesini yapar. Aşırı stres altında ve yoğunlukta durulmayan zihinlerimiz, direkt olarak uyumak istemez. Biraz sessizlikte dinlenmesi gerekir. Bu yarım saat 1 saat geceden önce olan bir uyku ihtiyacıdır. Evde ses varsa ve gerçekten insan üstü bir çalışma performansından sonra. Tabi bunun sınırları narsist istismara geliyor. Dinlenme uykusunda zihnimiz durulur, sakinleşir. İşi aksayan bekleyen yoktur huzur vardır sessizlik vardır artık. Dinlenmeden sonra hiç yorumlamış gibi bir tatil başlar gecede.. Tabi bu söylediğim gibi, aşırı dikkat özen iletişim gerektiren ve hata yapma lüksünüzün olmadığı 13-14 saatlik yoğun bir çalışma temposundan sonra evde kalabalık ve sesli bir ortam varsa üstelik iştirak etmeniz gerekiyorsa olur.. şarjımız bitiyor gibi söylenir ama bu farkındalıklarımızdan dolayı da kaynaklanan bir sters durumudur. Yani anlatması gerçekten güç ama karşınızdaki insanın niyetini iç dünyasını görerek yaşamak gerçekten yorucudur. Sizin ne kadar yorgun olduğunuzu görmemesi ve bencilce birşeyleri dikta etmesi ayrı bir yorgunluk verir. Kendisi gitmiştir ama zihnimizde yaşamaya devam eder. Hatta o kişinin toplumda ve aile hayatındaki yaşamını düşünerek toplumdaki yerini sorgular ve yargılarsınız. Gerçekten kötü bir niyetle veya kötülük için gelenle aynı ortamda durmak, yüzmeyi bilmeden suya atılmak gibidir bizim için. Kesinlikle temas ve iletişim kurmak istemezsiniz. Kavga çıkaracağını daha ilk gördüğünüzde anlarsınız, iletişim kurduğu insanlarla sonucunun nereye gideceğini ve sonunu görürsünüz. Tuhaf bir durumdur bu bizim için, çünkü herkesin gördüğünü sanırsınız ona göre hareket etmelerini beklersiniz ama olmaz. Tüm canlıların huzur içerisinde yaşayıp, huzur içerisinde öleceği ve ölenlerimize layık olarak yaşayacağımız bir dünyanın tasvirini düşünmekle geçer ömrümüz. İnsan insanın kurdurdur sözü ne kadar ürkütücüdür aslında farkında olanlar için.. Kötülüğün şelaleler gibi aktığı bir dünya daima şaşırtır ve yer yer bocalatır ve kırar döker yorar ve üzer bizi.. İyi olduğunu beyan eden iyiliklerini sorgular ve yargılarız kendi dünyamızda. Gerçekten iyi olsalardı böyle olur muydu? Kötülüğe verilen cezalardaki sonuçlardan bir kazanım elde edilmemesini sorgularız. Kötülük bitmiş olmuyor ki.. Üstelik daha önemlisi kötülüğü engelleyememiş olmaktır. Engellemek bir yana sebeplerine dahi bakılmamış.. Kötülük hapsedilmez, hapsedilen Kötülük durduramadığınız Kötülüktür. Kötülük bitirilmiş değil, hapsedilmiştir sadece. Sırf konuşmuş olmak için konuşmayız. Bu sadece sessizliği ve yalnızlığı sevdiğimizle ilgili değildir. İletişim kurmak için bu şekilde başlayan bir iletişime kapalıyızdır. Çünkü amaç sadece konuşmuş olmaktır, İletişim kurmak anlamak dinlemek anlamaya çalışmak değil.. Her konuda toplumla aynı şeyleri düşünmeyiz. Bunun sebebi işte biz farklıyız gibi bir çıplak bir nesnellik değil, genel olarak nezaketten zerafetten ve düşünmekten yoksunluğunun çok daha ağır basmasıdır toplumun. Gereği düşünüldü sözü meselâ. Bu sözü söyleyen İNFJ ise korkmayın. Tabi haklıysanız. Değilseniz kandıramazsınız.. Özellikle de o alanla ilgili eğitim ve donanım sahibi ise psikolog olsanız tek kişilik tiyatro yapmış olursunuz en fazla İNFJ nin karşısında. İNFJ yalan söylediğinizi anlamayı çoktan geçmiştir. Neden yalan söylediğinizi biliyor ve meselenin özüne hakkında düşünüyordur. Yalanınıza değil, neden yalan söylediğinize takılıyordur. Bir İNFJ nin karşısında veya hayatında nazik olun, nezaket sahibi olun, sempatik olmaya çalışmayın. Kendiniz olun. Kızgın olmayın. Size kasten yapılan hiçbir kötülük yoktur bundan emin olun. Hatası elbette olacaktır ama farkında değildir, fark edince düzeltmek için elinden geleni ardına koymayacaktır, fazlasıyla mahçup hissedecektir zaten kendisini. Kötülük yapmayı tasavvur edemeyiz. Planlama, zarar verme vb eylemler. (Devlet düşmanı unsurlar müstesna) Bununla birlikte kötülüğü durdurmak için insanlar için gerçekten iyi ve güzel olan şeyler için yapılması gerekeni fedakarlıkla yaparız. Mantığında boşluk olan hiçbir amacın gayenin ve ülkünün peşinde veya içerisinde olmayız. Bu sadece din ve inanç bazlı Allah, korkusu eksenli bir davranış değildir. Fıtratımıza aykırı geliyorsa birşey onu zaten üzerimize kesmiş biçmiş denemiş ve sonucunu ve sonucunun sonrasını çoktan görmüşüzdür. Zihnimizin hiç durmadan çalışıyor olması, sessizliği buldukça dalgın yapar bizi çoğu zaman. Sürekli olarak düşünmekten yorulmak gibi bir şey olmaz. Aslında bizleri yoran egoist bencil veya narsitler kullandığı insan artıklarıdır. Düşünmek daima huzur verir. Çoğu zaman zihnimizi meşgul eden durumları rüyalarımızda da görürüz. Bu da sadece bilincimizi değil, bilinçaltımızı da şekillendirir. Ve bazen uyanıkken cevap aradığımız soruların cevabını rüyalarımızda bulduğumuz bile olur. Çok heyecan duyarız bu durumlarda. Dış dünyaya tamamen kapalı olduğumuz için daha berrak bir şekilde düşünme imkânı bulmuş oluruz. İnsanları anlamaktan ziyade yaşarız insanları hem de anlayarak ve hissederek. Empati kelimesi bile, anlayışsız yani anlayamamış, anlamaktan mahrum ama anlamak için gereken sahte bir yol gibidir bizim için. Aptalca demeyelim de çocukça birşeydir empati. Karşındaki insanın yerine koyacakmışsın. Zaten halden anlayan, karşısındakinin acılarından dolayı gözleri nemlenen buğulanan bir İNFJ için gerçekten aptalca ve kaba birşeydir empati.. Empatiye ne gerek var insan olana. Hata ve yanlış diye yaftalanan birçok şey aslında zaten yaftalandığı veya tanımlandığı gibi değildir zaten. Kalbimizde boşluklar varken çabucak doldurabilir ama kırıklar ve yaralar varken asla. Yaralarımızla yaşamayı ve yaralarımızla ölmeyi tercih ederiz. Bir yara varsa sahibi vardır, tamir edecek olan vardır. Kırılmıştır. Nasıl layık görülmüşsek, ona layık yaşamak ne büyük bir buhrandır. Dünya hayatı ve hayatın anlamını düşünmek aramak bulmak, hayatın fiziksel ve biyolojik şartlarından çok daha önceliklidir. Bu tıpkı ne aradığını bilmeden aramaya devam etmeye benzer. İlk önce ne aradığımıza değil niçin aradığımıza bakmalıyız. Meselâ bir maden arıyorsun ama niçin? Sevdiğin seni daha mı çok sevmiş olacak? Daha çok huzurun mu olacak? Amacına ulaştığında. Hepsi çoktan düşünülmüş, tasvir edilmiş, zihnimizde canlandırılmış ve hatta kendi dünyamızda çoktan yaşanmış ve bitmiştir.. İçerisinde katışıksız bir sevginin ve âşkın olmadığı bir hayatın kendisi en acı kaybımızdır zaten.. Hayatımıza dair şarkılar türküler ve şiirler.. Gerisi teferruattır zaten.. Herşeyin üstü kalabilir.. Sizin bunca hissiyata, duyguya, akıla, cesarete ve zekasına rağmen hâlâ mala mülke şana şöhrete tapmıyor diye yargılamak ve yadırgamak yerine, taptıklarınızın gerçekten tapılacak şeyler olup olmadığına bakın.. Herkes öleceği andadır.. Allah'a emanetsiniz.. Görüşmek üzere..
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.