Özgün adı "House Of Salt and Sorrows" olan 400 sayfalık eseri bitirebilmek için kendimle çok mücadele ettim. Okuduktan sonra "keşke yayınevleri, Türk yazarlara karşı da bu kadar hoşgörülü ve destekçi olsa" dedim, zira bu eseri bir Türk yazar yazsa, yayınevlerinin kabul edip basacaklarına hiç ihtimal vermiyorum. Kitaptan kısaca bahsedecek olursak : On iki kızı olan Ortun, eşini (doğal olarak) on ikinci kızının doğumunda kaybetmiş ve başka bir kadınla evlenmiştir. Gelgelelim bu evlilikten sonra malikânedeki kızlar birer birer ölmeye başlar. Dört kız öldükten sonra sıranın eninde sonunda kendine geleceğini anlayan ergen kahramanımız Annaleigh, bir tesadüf sonucu, bu ölümlerin kaza ya da intihar olmadığını öğrenip araştırmaya başlar. O esnada ilk aşkını yaşamaya da başlar fakat isteri krizleri ve sanrılar arasında gidip gelmektedir. Hayatı tam da bir kargaşaya, kâbusa döndüğünde ortada son derece tehlikeli bir anlaşma olduğunu öğrenir, ölümlerin kesilmesi için bu anlaşmanın sonlandırılması gerekmektedir. Tabii ki gördüğü sanrılar yüzünden kimse ona inanmazken bu hiç de kolay olmayacaktır. Kendince gölge Yunan mitolojisi uydurmaya çalışıp, sürüsüne bereket tanrı ve tanrıçalar oluşturan yazarımız, bir yandan ütopik ve gerilim zeminli bir masal sunarken, diğer yandan okurların kafasını olabildiğince karıştırmayı amaçlamış. Yine otu böceği çiçeği olabildiğince detaylı anlatıp, konuyu sündürerek sabırları sınamış. Kopukluklar ve mantık hatalarından burada bahsetmeme gerek yok. Açıkçası, yetişkinlerden ziyade, ergenlik dönemindeki genç kızların bir defa okuyup, bir daha kapağını açmayacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Sıkılmam okurum diyenlere saygı duyarım. Fakat özellikle erkek okurlara ve yetişkin yaştaki sadık kitap kurtlarına hitap etmediğini düşünüyorum.

Tuz ve Keder EviErin A. Craig · Epsilon Yayınevi · 2020243 okunma

·

39 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

mustafahindistan