Biricik sandalım
parçalandı günlük hayatın darbeleriyle.
Borç defterimi kapadım.
Başkalarının elinden çektiğim
acıları
talihsizlikleri
ve hakaretleri yazdırmak yok artık veresiyeye
geride kalanlara rast gele.
Kitap neden iki bölümden oluşturulmuş ben bunu anlayamadım, bu tarz bir bölümlendirme herhangi bir olumlu anlam katmamış. Hatta ikinci bölümün başı tam bir kargaşa. Berbat bir geçiş olmuş, sonradan toparlamış.
Bir başka konu ise, kitapta bahsedilen "cadı" Katherine'in, kasabadan intikam almak için neden yüz elli ya da daha fazla
Lars Kepler takma isimli yazarın "Hipnozcu" adlı romanından sonra, onunla birlikte kitap fuarından almış olduğum "İnfazcı" romanını da okudum.
Yazarlar, ilk romandaki şablona benzer bir yoldan ilerlemiş, yine zaman zaman el freni çekili bir halde ilerlemeye çalışan araba gibi konunun yavaşladığını görüyorsunuz.
Belki de
Kitabı bitirince, bir süre nereden nasıl başlamam hatta nasıl bir başlıkla inceleme yazısını okur arkadaşlara aktarmam gerekir diye düşündüm, aklıma en çok yatan "körebe" oldu, zira benim bir mahlasla yazılan bu kitaptan çıkardığım sonuç bu oldu.
Otobanda son sürat giden bir arabanın U dönüşü yapması gibi olmuş.
Müthiş bir cinayet
Karı koca J & P Voelkel'in Beyaz Balina yayınlarından çıkan "Jaguar Taşları" serisinin dördüncü ve son kitabı "Kayıp Şehir"
Bu son kitapta, beceriksiz baş kahraman Max yine istikrarını korurken, maceranın zeki maya kızı kahramanı Lola da bu romanda kendi karakteriyle çelişen abukluklarıyla Max'e ayak
Karı koca yazarlar J&P Voelkel tarafından yazılan Jaguar Taşları serisinin üçücü kitabı "Dönüşü Olmayan Nehir", ilk iki kitabın aksine bu kitabın adı sanki gelişigüzel seçilmiş gibi duruyor.
Açıkçası ilk kitabı okuduğumda pek beğenmemiş olmama rağmen, serinin ikinci kitabını okuduğumda bir tık ümitlenmiştim, üçüncü kitabın daha da