Gönderi

280 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Başlangıçta Ana Tanrıça vardı...
Başlangıçta Gaia (Toprak ana) vardı. Paleolitik çağa kadar doğurganlığın kadınlara Tanrı tarafından verildiği düşünülüyordu ve her şeyin topraktan geldiğine inanıldığı için modern çağın tabiriyle “dişil enerji” kutsanıyordu. Yer yüzünde, tüm insiye törenleri toprakla bütünleşmek için yapılıyordu. Hititlerde; Kybele, Yunan mitolojisinde; Gaia, Sümerlerde ise İnanna (İştar) kutsal Tanrıçanın benzer versiyonları olduğu gibi; gücün, otoritenin de sembolüdür. (Avusturya’da bulunan 30.000 yıllık Willendorf Venüsü, Çatalhöyük kazılarında bulunan tahtta oturan Ana Tanrıça Kybele ve o döneme ait kadın heykelleri bunu kanıtlıyor.) Neolitik çağa gelindiğinde ise, mülkiyet anlayışı, kabile savaşları ve bir çok nedenle, kadının statüsü ve doğurganlığının kutsiyeti önemini yitirmeye başlıyor. Göksel semboller önem kazanıyor. Antik Yunan panteonunda baş tanrılar gökyüzüne yerleştirilirken gök; eril enerji ile özdeşleştiriliyor. Böylece Athena, Afrodit, Hera gibi tanrıçalar yan rolleri alıyorlar. Zeus tarafından insanlığı cezalandırmak için yaratılan Pandora ise kadına “küçümseyen düşmanca” bakışı daha da keskinleştiriyor. Tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışıyla da toplumun kadına ve erkeğe biçtiği roller arasındaki uçurum giderek açılıyor. Tevrat’ın Yaratılış bölümünde Adem’in ilk eşi olarak bilinen "Lilith" şeytanla özdeşleştiriliyor. Havva ise lutfedilip Ademin kaburga kemiğinden yaratılan ikinci eşi. Onu değerli kılan da Adem’in bir parçasından meydana gelmiş olması. Fakat bu değer de çok uzun sürmüyor; “ilk günah “ olarak bilinen, “cennetten kovulma” hikâyesinde elmayı yemesi için Adem’i ayartan Havva yine gözden düşmeyi başarıyor. Yahudi geleneklerinin kadına nefes aldırmayan katı kurallarını benzer şekilde maalesef Hıristiyanlık da devam ettiriyor. İslam geleneklerinin de pek altta kalır tarafı yok. Kadının sosyal statüsü, bireyselleşmesi, kendi haklarını savunması, özellikle muhafazakâr toplumlarda büyük problem olarak görülüyor. Kadının nasıl davranacağı, nasıl konuşacağı, hangi mesleği yapacağı, ne kadar kazanacağı, kiminle sevişeceği, nasıl giyineceği (en önemlisi de bu sanırım; kadının nasıl örtüneceği, ne giyeceği konusunda kafayı bozmuş durumdalar…)
Fatmagül Berktay
Fatmagül Berktay
'ın aslında doktora tezi olan ve sonradan kitaplaştırılan
Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın
Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın
tüm bu nedenlerin kısa bir özeti gibi… Yazar, kitabını sonlandırırken çok önemli bir şeye değiniyor; Laiklik… Şeriatla yönetilen toplumların laikliğe bu kadar alerjilerinin olmasının altında yatan asıl neden kadının bireyselleşmesinden korkmaları… diye de ekliyor. Muhteşem…
Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın
Tek Tanrılı Dinler Karşısında KadınFatmagül Berktay · Metis Yayıncılık · 2021669 okunma
·
1 plus 1
·
78 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.