Tarihi insanların gerçekten yaşadıkları biçimde yazmamız gerektiğine her zaman kuvvetle inanmışımdır; hep birden konuşan birçok ses halinde, kimi zaman ciddiyetle, kimi zaman azıcık çılgınca, kesintileriyle, kopukluklarıyla, arada sırada dikkatimiz dağılarak, durarak, bir meyhanede bütün gece süren bir sohbet gibi.