Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
9 saatte okudu
Yerdeniz serisinin ikincisi olan "Atuan Mezarları"nda henüz küçük bir çocukken ismi dahi elinden alınan Tenar'ın genç bir kadın olurken yaşadığı özgürlük mücadelesi anlatılıyor.Atuan Mezarları da Arha'nın büyümesini anlatıyor. Bu sefer büyüyen kişi genç bir kız: " Kahramanımız Tenar’ın kaderi doğduğu gün çizilir. O seçilmiş bir bebektir ve Atuan Mezarları’nın tek rahibesi olmaya yazgılıdır. Bu, rahibeliğin en yüksek mertebesidir. Böyle yüce bir göreve ve kimliğe doğuştan sahip olmanın elbette bir bedeli olacaktır; altı yaşında ailesinden alınan Tenar’ın ismi de kendisinden alınır, o artık Arha’dır, isimsiz anlamına gelen Arha. O artık başka biridir. Başrahibeliğin ona biçilen ulvi sürecini yaşamaya başlar." Arha, karanlıklarda,labirentlerde, İsimsizler'in gelenekleri ve ritüelleriyle, sırf karanlığın hükmünün sürüp gitmesi için yaşamayı öğreniyor; çünkü başka hiç ama hiç birşey bilmiyor. Arha da kendi karanlığına bakmayı; büyümek için yalan olanı, sahte olanı sıyırıp atmayı, özgür olmayı ve bu uğurda acı çekmeyi ve kaybetmeyi göze almak zorunda kalacaktır; zira o labirente, o karanlık yollara, ışıksız ve ölüm dolu dar geçitlere ve labirenti kucaklayan alt mezarlıklara bir ışık sahibinin yolu düşecektir. İçindeki karanlığa bakmadan, o uğurda göz yaşı dökmeden, başka birisi ve kendisi olmak için olmadığını geride bırakmadan özgür olmak yoktur. Koskoca, zifiri, dipsiz, uçsuz bucaksız bir karanlıkta yürüyen ve orada yaşayanlar, ve buna hayat diyenler, bir küçük ışıkla, bir parıltıyla görmeye başlayınca hakikatin ne olduğunu, onlar da o ışıkla hemhal olabilirler; bir ışığa bir el, gözlerinin içine bakabilen bir çift göz eşlik edince, ve artık bu sonsuz Yerdeniz diyarlarında yalnız olmadığını anladığın an, o zaman herşeyi geride bırakmak mümkün olabilir. Ursula K. Le Guin'in edebiyata bıraktığı en güzel hediyeler bilimkurguları ya da tükenmek bilmeyen diyar ve dünya betimlemelerinden öte bu yumuşacık, bu insanı incitmekten korkan ve iyiliği bütün karanlıklara sızmış dili ve anlatımı olmalı. Onun dünyalarında bizler aynen Gölge'sine meydan okuyan ve onun hem avı hem avcısı olan Ged gibi elimizde cılız bir ışıkla ve bir ümitle, olduğumuz ve durduğumuz yerde etrafa bakarak ışığın çoğalmasını, herşeyin ve her yerin daha görünür olmasını beklemeye başlarız: başımız dönerek ve gözlerimiz bu dünyalara aşina olmaya başladıkça bu umut ve iyilik dolu, ama bedelleri ödenen iyilikler ve bedelleri ödenen bilgilerle tecrübe edilen dünyanın, dünyaların bir parçası olduğumuzu hissederiz. Bir yazarın bırakabileceği en güzel miraslardan birisi bu çünkü: hem daha vahşi, hem daha kıyıcı, sanki inadına ve ısrarla daha kötü ve şeytani bir dünyada elini bir başkasına uzatabilerek onun karanlığında durabilmenin ve orada durabilmeye iman etmenin öyküsü çünkü bu kitap benim için. Yazarın bize o narin, kırılgan eliyle uzattığı bu ışığın şu kapkara dünyada küçücük hayatlarımıza yansıttığı gölgeleri, eşyaların gölgeleri ve renkleri, her bir yanda usulca parıldamaya başlarken mahcup mahcup ve gözlerimiz sanki yeni görmeye başlıyormuşcasına kırpışırken hissettiğimiz bu ümit ne güzel... Sırf Atuan Mezarları bile Le Guin'in bütün bir dünyaya, edebiyata ve ışıksızlara bıraktığı en güzel hediyelerden biri. Dalgalı, yeşillere çalan hırçın dalgaları nice güzelliği gizleyen Yerdeniz'i ve karanlıklarla dolu mezarlardan ve labirentlerden, köhnemiş inançlar ve kötülüklerden masumiyetler ve özgürlükler, güzellikler ve mahcup sevgiler çıkaran Atuan Mezarları'nı bütün edebiyat seven insanlara öneriyorum...
Atuan Mezarları
Atuan MezarlarıUrsula K. Le Guin · Metis Yayınları · 20213,931 okunma
··
1 artı 1'leme
·
595 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.