Gönderi

145 syf.
8/10 puan verdi
Bavul, edebiyata en çok yakışan nesnelerden biri bence. Gözünüzü kapatıp bavul kelimesini düşününce gözünüzün önüne ne geliyor ve size neyi çağrıştırıyor? Benim gözümün önüne kenarları yıpranmış kahverengi, deri bir bavul geliyor ve terk etmeyi çağrıştırıyor nedense. Yolculuk, konaklama da değil direkt terk etme. Dovlatov da böyle kullanmış. Gerçi kendi yaşam öyküsü zaten. Ülkesinden ayrılırken yanına yalnızca üç bavul alabileceği söyleniyor. 36 yıllık yaşamını üç bavula nasıl sığdıracağını düşünürken bir bavula sığıveriyor. 4 yıl sonra hiç açmadığı o bavulunu tekrar bulduğunda anıları canlanıyor ve her bir eşya bize bir öykü olarak dönüyor. Böyle bir giriş ve fikir beni çok heyecanlandırdı fakat heyecanım öyle uzun sürmedi, aslında kötü değildi ama sanırım ben daha çok bütünlük ve derinlik bekliyordum. Sovyetlere dair eleştirel, mizahi tonda öyküler. Ülkende öykülerin basılmıyor, kitabın yasaklanıyor ve sınır dışı ediliyorsun. Daha sert öyküler bekliyor insan ister istemez tabii bu “bence” :) Yazardan Puşkin Tepeleri’ni de okuyacağım sanırım o da kendi yaşamından izler taşıyor. Rusça aslından Eyüp Karakuş çevirisiyle bir güzel Jaguar kitabı daha, bi’ bakın derim.
Bavul
BavulSergey Dovlatov · Jaguar Kitap · 2022193 okunma
·
224 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.