Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
9/10 puan verdi
Aylak Adam
Romanın kahramanı C., 28 yaşında, maddi durumu yerinde, yalnız, huzursuz, işi gücü olmayan, babasından kalan parayla geçinen, aylak bir gençtir. Her sabah evden çıkıp arkadaşı Sadık’ın resim atölyesinde, sonra da sinema salonlarında veya İstanbul’un çeşitli semtlerinde vakit geçirir. Bir gece iki terziden dayak yer ve yaralanır. Bu nedenle bir müddet sokağa çıkamaz. Sonrasında yine Sadık’ın atölyesine gider. Orada Sadık’ın öğrencisi Sami’ye modellik yapmaktadır. Atölyeden çıkınca yine kendisini sokaklara atar. C., hayatını bağlayabileceği ve kendisini mutlu edecek bir şeylerin peşindedir. Tanıştığı kadınlardan her seferinde bir bahaneyle ayrılır. Kız arkadaşı Ayşe’yi bir iş arkadaşıyla yolda yürürken görür. Ayşe utanır ve kızarır. C., bunu yanlış yorumlar ve Ayşe’den ayrılır. Günlerini lokantalarda, sinemalarda, sokaklarda geçirmeye devam eder. Yaşadıkları ve gördükleri onu çoğu kez kendi iç dünyasına götürür. Geçmişini ve çocukluğunu hatırlar. Çocukluğunda yaşadıkları, onda derin izler bırakmıştır. Onları bir türlü kafasından atamaz. Annesi, C. daha küçükken ölmüş, onun yerini teyzesi Zehra almıştır. Bu nedenle hayatına giren kadınlarda hep teyzesinden bir iz arar. Çünkü ona aşırı bir tutkuyla bağlıdır. Bu nedenle diğer kadınlarla anlaşamamakta, ilişkileri hep kısa süreli olmaktadır. C. bir gün, Karaköy’de bir pastaneye oturur. O sırada yolda yürüyen bir kızı beğenir. Günlerce kızı izleyen C. kızın adının Güler olduğunu öğrenir. Kız bu takibin farkına varır, ancak rahatsız olmaz. Kendisi de C.’ye ilgi duymaktadır. Bir gün buluşmaya karar verirler. Güler, her buluşmadan sonra uzakta yaşayan arkadaşı B.’ye yaşadıklarını ayrıntılarıyla anlatır. Ardından hayaller kurarak evlenmeyi düşünür. C. ise evliliğe yanaşmayan biridir. Güler’le güzel günler geçirirler ancak C.’nin karanlık bir yanı vardır. Bu durum Güler’i tedirgin eder. Bir gün gezerlerken iki kişinin kendilerini rahatsız etmesi, C.’yi öfkelendirir ve onlarla kavga etmesine neden olur. Güler, onun bu durumundan korkar ve gider. Bir daha da dönmez. Yaz mevsimi gelince C. yazlık bir pansiyona gider. Orada eski kız arkadaşı Ayşe ile karşılaşır. İkisi tekrar eski günlerine döner. Güzel günler geçirirler ama Ayşe, C. ile aralarında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlar. C.’nin takıntılarıyla ilgili sorular sorar. C. çocukluğunu anlatır. Çocukluğunda babasıyla ve teyzesiyle yaşadığı bazı şeyler onda derin izler bırakmıştır. Ayşe bunları dinlemeye bile dayanamaz ve daha fazla anlatmamasını ister. Ancak C. anlatmaya devam eder. Yaz sonlarına doğru Ayşe, C.’nin kendisini terk etmesini beklemeye başlar. Bu duruma dayanamaz ve bir not bırakarak C.’den ayrılır. C. de notu okuyunca kendini büyük bir yükten kurtulmuş gibi hisseder. Havaların serinlemesiyle tekrar şehirdeki evine döner. Eski yaşantısı yeniden başlar. İçinde yine büyük bir boşluk vardır. Bir gün arkadaşı Sadık’la yolda karşılaşır. Romanın son bölümünde C. daha önce Güler’in yanında gördüğü mavi yağmurluklu kızın peşinden koşar. Aradığı kişinin o olduğuna emin olduğu için, onun bindiği otobüse yetişmeye çalışır. Yetişemeyince bir taksinin önüne atlayıp onu durdurur. Taksiciye otobüsü takip etmesini söyleyecekken taksicinin saldırısına uğrar ve kavga ederler. Bu arada C. olay yerine gelen insanların arasında “O”nu kaçırdığını düşünür. Yazar, eserinde bilinç akışı tekniği kullanarak, C.’yi yalnızca odak noktasına koymaz, aynı zamanda bu karakterin iç dünyasını olabildiğince net bir şekilde okuyucuya sunar. Romanın kurgusal yapısı ve kullanılan bilinç akışı tekniği, romanın biçim açısından geleneksel roman anlayışına göre “deneysel” bir yapıda olması anlamına gelir. Yazarın temiz, akıcı bir Türkçe kullanması, çoğu durumda fiilleri konuşma dilinde kullanıldığı gibi yazması, kitabın dil ve anlatım bakımından rahat okunmasını sağlar. Romanın kurgusuyla ilgili ilginç noktalardan biri, yazarın kullandığı anlatıcı ve bu anlatıcının bazen kendini ifade ettiği parantezlerdir. Yazar, roman karakteri C.’nin iç dünyasını okuyucuya mümkün olduğu kadar açık bir biçimde sunmaya çalışsa da birinci şahıs değil, üçüncü şahıs anlatıcı ağzından yapar. Romanın odak noktası C. olsa da anlatıcı C. değildir. Farklı bir anlatıcı yapısı kullanan yazar, zaman zaman C.’nin düşünce ve yorumlarıyla çelişen bir anlatıcı kullanır. Romanın belli bölümlerinde onun dışarıdan nasıl göründüğünü göstermek için başka karakterlerin yazdıkları da okuyucuya sunulur. Romanda kullandığı teknikler sayesinde başkarakteri hem kendi bakış açısından, hem de etrafındaki kişilerin gözünden anlatan yazar, roman boyunca modern hayatın anlamsızlığını, değer yargılarının ikiyüzlülüğünü ve gerçek bir mutluluğun farklı olasılıklarına değinir. Türk edebiyatında diğer hiçbir yazarla olmadığı kadar Yusuf Atılgan ile özdeşleşen “bilinç akışı” tekniğinin ustalıkla kullanılması romanın en önemli özelliğidir. Romanın farklı bir özelliği de bulunduğu topluma “yabancılaşma” kavramının yazar tarafından farklı bir bakış açısıyla ve farklı bir üslupla işlenmesidir.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,8bin okunma
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.