Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

51 syf.
8/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Yıl 1907 Sabahattin Ali dünyaya gözlerini açtı. 1. Dünya savaşı kendini uzaktan belli ediyordu. Yoksulluk, halkı bunaltmaya başlamıştı bile. Sabahattin'in Babası Ali Selahattin Bey de askerdi. Çanakkale'de görevliydi savaşın en çetin yerlerinden birinde. Küçük Sabahattin henüz yedi, sekiz yaşlarındaydı üzerlerine bombalar, kurşunlar yağarken. Annesi Hüsniye hanım 14 yaşında bir çocukken evlenmişti. Erken yaşta anne olmuştu. Bu durum onu sık sık bunalıma sokmaya ve intihar etmeye götürmüştü. Osmanlı tarafında sık sık sallantılar oluyordu. Tarih 1919 yılını gösterdiğinde Mustafa Kemal Samsun'a çıktığı sırada İzmir Yunanlılar tarafından işgal ediliyordu. O sırada İzmir'de bulunan Selahattin Bey ailesini İzmir'den alıp Edremit'e götürdü. Anadolu'nun toprakları birer birer paylaşılırken Sabahattin de ailesiyle beraber ekmek savaşına düşüverdi. O yıllarda yazmaya başladı yaşadıklarını. Ancak gerçek şekilde yazmadığını farkeden babası Sabahattin'i uyardı. Olduğu gibi yazmasını istedi ondan. Babası sayesinde toplumcu- gerçekçi yazmaya yeni başlıyordu belkide. Edremit'te okumaya başladı ancak onun aklı hep İstanbul'daydı. İstanbul'a gidiyor ancak yaşam zorlukları ile baş edemeyince geri döndü. 1922' de öğretmen okuluna kayıt yaptırdı. Derslerine devam etmenin yanında bir de arkadaşları ile okul gazetesi çıkarmaya başladılar. İlk aşklarından biri de kız öğretmen okulundaki bir hocaydı. Gözü karaydı . Sevdiği kızlar için türlü çılgınlığa kalkışırdı. Erkeklerin alınmadığı okula başına örtü bağlayıp girmek gibi kendisini öldüreceğini söyleyip okuldan atılmaktan son anda kurtulmuştu. Hüsniye Hanım'ın ruh sağlığı iyice kötü olmaya başlayınca babası onu hastaneye yatırdı. Aile Hüsniye Hanım ile meşgul iken Ali Selahattin Bey ani bir kalp krizi ile hayatını kaybetti. Babasının ölümünden etkilenen Sabahattin bir süre kendini koyverdi. Ama tutunacak tek dal olarak elinde edebiyat kalmıştı. 1927 yılında okulu bitirip Yozgat Cumhuriyet ilkokuluna atandı. O yıllarda İstanbul'da yaşayan bir kıza platonik aşıktı. Nahit Hanım onu her seferinde geri püskürttü Sabahattin de çareyi şiir yazmakta buldu. Sık sık İstanbul'a gelmeye başladı Yozgat'a ısınamadı. 1928 yılında Almanya'ya dil öğrenimi için birileri gönderilecekti. Sabahattin sınava girdi ve kazandı. Almanya'da Nazi yandaşı bir öğrenci ile tartışmaya başladı "Bu parasız Türkleri buradan kovmalı!" lafının üzerine "Biz hükümetimizin verdiği para ile okuyoruz. Parazit falan değiliz. Sözünü geri al! Dedi. Tartışma iyice alevlenince Sabahattin yapıştırmış tokadı. Bu davranışı yüzünden bursu kesildi ve 4 senelik Almanya macerası 1.5 sene sürdürdü. Öğrencisinin dolabında TKP'nin Kızıl İstanbul gazetesi bulununca Aydın Cezaevine atıldı. 3 ay sonra çıktı. 1933 yılında Konya Cezaevine kapatıldı. 5 ay sonra Sinop Cezaevine gönderildi. Burada şu dizeleri yazdı : Başın öne eğilmesin Aldırma gönül aldırma Ağladığın duyulmasın Aldırma gönül, aldırma Dışarda deli dalgalar Gelip duvarları yalar Seni bu sesler oyalar Aldırma gönül, aldırma Görmesen bile denizi Yukarıya çevir gözü Deniz dibidir gökyüzü Aldırma gönül, aldırma Dertlerin kalkınca şaha Bir sitem yolla Allah'a Görecek günler var daha Aldırma gönül, aldırma Kurşun ata ata biter Yollar gide gide biter Ceza yata yata biter Aldırma gönül, aldırma Cumhuriyetin 10. Yılında çıkan af ile serbest bırakıldı. Öğretmenlikten alacağı parayı başka işte rahat kazanırdı ancak o bilgili ve yetenekli nesil yetiştirmek istiyordu. 1935 yılında Aliye Hanım ile evlendi. 1939 yılında İçimizdeki Şeytan romanı yayınlanınca büyük tartışmalara neden oldu. Bunlardan biri Nihal Atsız ile davalık olmaya kadar giden tartışma idi. Nihal Atsız'a göre Sabahattin Ali, Nazım Hikmet ile arkadaş olurken aynı zamanda solcu olup çıkmıştı. Askerde iken yazmaya başladığı Kürk Mantolu Madonna'yı 1943 yılında kitap olarak yayımlandı. Arkadaşları Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz ile giriştikleri dergi işinde başı belaya giren Sabahattin yine tutuklandı. Cezaevinden çıktıktan sonra gizlenmeye başladı arkadaşlarının evinde ancak bu fikirde işe yaramadı yine tutuklandı. Hapisten çıktıktan sonra ruhsal olarak çökmüştü. Bir süre yazı çevresinden uzak durmak istedi. Kamyon işine girip ülkeyi gezmeyi ve yazılarına fikir olabilir düşüncesi ile yola çıktı. 20 gün sonunda anladı ki bu ülkede daha fazla durmayacaktı. Yurt dışına çıkmayı kafaya koymuştu. Önce kendisi gidecek sonra ailesini yanına aldıracaktı. Yurtdışı işinde başına hiç de iyi şeyler gelmedi. İki hafta geçmişti ancak Sabahattin'den haber alınamıyordu. Bir çoban çürümeye başlayan erkek cesedi buldu. Sabahattin'in cesedi sessiz sedasız olay yerine gelen jandarmalar tarafından gömüldü. 6 ay sonra katil suçunu itiraf etti. Ali Ertekin onu yurtdışına çıkarmak üzereyken öldürmüştü. Milli hislerine hakim olamamış ''vatan haini'' Sabahattin Ali'yi öldürmüştü. 4 yıl hapis cezası aldı ancak 2. yılın sonunda serbest bırakıldı.
KafkaOkur - Sayı 5 (Mayıs - Haziran 2015)
KafkaOkur - Sayı 5 (Mayıs - Haziran 2015)KafkaOkur Dergisi · Kafka Okur Dergisi Yayınları · 2015446 okunma
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.