Gönderi

592 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Geçtiğimiz günlerde Hikmet Hükümenoğlu ile birlikte bir adaya yolculuk yaptım: Körburun Büyükada’dan bir durak sonra, günde sadece iki seferi olan, herkese uzak ama içinde yaşanılanlarla da bir o kadar tanıdık bir ada Körburun. Adaya ayak basar basmaz Hükümenoğlu beni sahilin tam karşısındaki Çetin Abi’nin çay bahçesine oturtup anlatmaya başladı. Bu adada yaşanılanları bazen Neriman Abla’nın gözünden, bazen Meral Hanım’ın dilinden, bazen de Seher’in resimlerinden anlattı. Dimitri ve Yorgo’dan bahsederken biraz durgunlaştı. Hayri’yi anarken gözleri sinirden çakmak çakmak oldu. Her şeyi öyle güzel anlattı ki, sanki tüm yaşananlar benim etrafımda geçti. Kısacası, 50’den fazla karakter üzerinden bu küçücük adaya koskoca bir Türkiye tarihi sığdırdı. Tabi bazen tüm olayları anlatayım derken bazı şeyleri havada bıraktı. Mesela, bazı kişileri öyle bir anlatıyor ki; bu karakterler üzerinden olayların ilerleyeceğini düşünüyor ama bir daha o karaktere rastlamıyorsunuz. Ama tüm bunlar adada geçirdiğim vaktin heyecanından bir şey çalmadı. İşin özü, Körburun’a yaptığım yolculuktan oldukça keyif aldım. Bence vakit kaybetmeden siz de bu yolculuğa başlayın. Benden Neriman Abla’ya selam söyleyip Seher’e sımsıkı sarılın.
Körburun
KörburunHikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 20161,382 okunma
·
160 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.